Evliliği kurtarmak için üç inanç

 

03 Mart 2018 14:20
Evliliği kurtarmak için üç inanç





  BİRİNCİ İNANÇ:
Evlilik her an değişir ve daha iyiye doğru gidebilir. Artık hiç bir şeyin
evliliği düzeltmeyeceğini, bittiğini söylemek sadece bir kuruntudur.

Öyle çiftler tanıdım ki, mutluluk için mücadeleye devam
ettiler ve oldukça da başarılı oldular. Tabi, başarılı olamayıp ayrılan da çok
oldu. Ama bugün geçmişe bakıp da aldıkları mesafeden gözleri parlayanlar da az
değildir.

Bunlardan bazıları, eşlerden birinin diğerini
değiştirmek için yıllarca çaba harcadığı evliliklerdendir. Günün birinde,
kendilerini bir şekilde değiştirmeye karar verdiler. Karşısındakini çok kolay
suçlamaya kayan bir dile sahipken, övgüye yer vermeye başladılar. Hissi olarak
paylaşmaya önem verdiler. Her an her şeyi kontrol altında tutmak isterken,
zayıflık göstermeye ve karşısındaki kişiye muhtaç olduklarını hissettirmeye
başladılar. Derken gördüler ki: Kendileri değiştikçe karşısındaki kişinin
davranışları etkilenmektedir. Yani eşine yaklaştıkça, eşi de ona daha sevecen
hale gelmektedir.

Aslı Hanım şunları anlatmıştı: "Kocamın tikinden
çok rahatsız oluyor, adeta eve gelmesini istemiyordum. Bu yüzden çok
tartışmalar oluyordu aramızda. Sonunda onu tikli olarak da sevebileceğime
kendimi inandırdım. Eve geldiğinde güler yüzle karşılıyor, tikinden söz
etmiyordum. Derken onun da rahatladığını, üstelik bu gevşemeyle tiklerinin de
azaldığını fark ettim. İkimizdeki karşılıklı artan sevgi cereyanı çocuklara da
ulaştı. Babalarına duydukları bağlılığın arttığını görüyorum. Kaç yıldır böyle
bir evliliğin hayalini kuruyordum."

İKİNCİ İNANÇ: Benim kısmetim bana en uygun kişidir. Başkasıyla
evlenseydim, değişik problemler çıkardı.

Evlilik dışı ilişkiye girenlerin durumu bu inancın
doğruluğunun bir örneğidir. İlk önce bu kadınlar için, "işte evlenmem
gereken kişi" denildiği görülür. Ama pembe hayat bir süre sonra sona erer.
Kaçınılmaz olarak sıradanlık yaşantılarını kuşatacaktır.

Bir defasında, eşini terk etmek üzere olan bir erkek
bana, "Karımla bir arada durmak bile zevk vermezdi, oysa bu yeni kadınla
harika" demişti. Ben ise ona "Yasak olan her zaman cazip ve heyecanlı
gelir. Ama sonu hüsrandır. Sonra sizin iki küçük çocuğunuz var. Üstelik dünyaya
gelmek için size yalvarmamışlardı. Kendi haklarınızdan söz ediyorsunuz, peki ya
onların hakları ne olacak? Onlar sizden hatıra dinleme, tavsiyelerinizden
yararlanma ve tarafınızdan korunma haklarına sahip; siz onların
babasısınız" demiştim.

Ancak, hayallerin öne çıktığı dönemlerde böyle
düşüncelere yer olmaması ne acıdır.

ÜÇÜNÇÜ İNANÇ: Sevginin sadece duygularla ayakta kalması imkânsızdır.
Her evlilik eşlerden birinin kendisini sevgisiz hissettiği bir dönemden geçer.
Böyle bir dönemde her şey bize "bırak artık, bu ilişki tükendi" diye
bağırır. Ancak, daha ilk seferinden bırakacak olursak, kalıcı sevgiyi asla
bulamayız.

Biz, her şeyin en iyisine layık olduğumuza bizi
inandırmaya çalışan bir toplumda yaşamaktayız. Bu evlilik için de geçerli
midir? Devamlı arayışta mı olacağız? Hayır. Gerçek sevgiyi arayacaksak, her şeye
rağmen eşimizi sevmeyi öğrenmemiz gerekecektir.

Trafik kazası geçirmiş ve bir kolu sakat kalmış hanımını
özenle hastaneye getiren erkek şöyle diyordu: "Biz karı-koca değil miyiz?
Böyle günlerde birbirimize daha bir bağlanmamız, destek olmamız gerekir."

İşte evlilik buydu! Sevgi azalmıyor, belki de artıyordu.

Bir başka danışanım ise içinde bulundukları zorluklardan
çıkışlarını şöyle anlatmıştı: "Kendimi boşlukta hissettim. Artık karım
bana çekici gelmiyordu. Ayrılmak aklımdan geçmedi değil. Ama aramızda önemli
bir problem yoktu. Doğrusu birbirimizi sevdiğimizi de düşünüyordum. Çektim
kenara ve konuşmamız gerektiğini söyledim. Evliliği canlandırmamız için bir
şeyler yapmamız gerekiyordu ve yaptık. Şimdi eskisinden daha mutluyuz."

Aile kurmaya aday genç çifte özet olarak bunları
anlattım. Evlilikleri zor bir dönemden geçse, aralarındaki sevgi ve bağlılık
azalıyor gibi görünse bile tekrar düzelmesi, bağlılıklarının artması söz
konusuydu. Yeter ki birbirlerine olan sevgi ve saygıyı kaybetmesinler, buna yol
açacak hareket ve sözlerden kaçınsınlar.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.