ÇAMURA BULANMIŞ İKİ
KAVRAM, ŞU SIRALAR KENDİNE BİLE GÜVENMİYOR İNSAN
Neler değişti şu fani hayatımızda son zamanlarda… Neler ise
değişmeye devam ediyor… İnsanoğlu değiştiğini reddediyor… İyi ya da kötü diye
ayırmadan hayır ben değişmedim diyerek bütün görüşlere set çekiyor… Heyhat,
kendinden bile kaçamıyor!
Güven
duygusu bugünkü konumuz… Sorun kendinize, kimlere güveniyorsunuz, bir elin
parmağını geçiyor mu? Ya da acil bir işiniz çıktığında eve gelecek biri
olduğunda anahtarınızı kaç kişiye teslim edebileceğinizi düşünüyorsunuz? Ya da
tüm sorulara verecek bir cevabınız yok mu? Güven denen güzel duygu sizin
sokağınıza uğramıyor mu?
Eskiden
kilitlenmezmiş kapılar, hatta kilit denen kavram sözlüğe bile girmezmiş o
sıralar. Şimdi her yerde kilitler yetmedi üstüne bir de alarmlar kurdular.
Burada iki sorunun cevabını bilmek lazım. Birincisi insanlar git gide kötülüğün
yoluna mı kapılıyor, yoksa bizlerde önyargı hastalığı mı başlıyor?
Şeriatı
sevip sevmemenizin konuyla ilgisi yok, sizlere kısa bir örnek vereceğim. Şeriat
olsaydı hırsız o eşyayı çalmadan evvel iki kez düşünecekti. Birinci düşüncesi
ya yakalanırsam, ikincisi de ya yakalanıp kolsuz kalırsam… Tüm ömrünü iyilikle
de geçirse yerine koyamayacağı bir uzvunu kaybedecekti. Kim bilir bu da onu bu
kötülüğü yapmaktan vazgeçirecekti.
Sonuç
olarak güven ve kötülük duygusu o kadar çamura bulanmış bir halde ki ikisinin
de dozunu belirlemekte güçlük çekiyoruz. Asıl sıkıntı şurada, kendinize itiraf
edemeseniz de kolay olanı seçip güvenmemeyi tercih ediyoruz. Ya yaparsa diye
başlayan cümleler ışığında geri adımlar atıyoruz. Son bir soruyla yazımı
bitiriyorum. Ya yapmazsa ya o sadece yıllardır güvenilmeyi bekleyen insanlardan
biriyse yalnızca?
05 Mart 2018 20:13