Canlarını, mallarını, rahatlarını korumak amacıyla teslim olup
orada kalanlar kendilerine zulmetmişlerdir. Canını, malını ve rahatını kazanıp
korumak amacıyla imanlarını ve özgürlüklerini satmış oldukları için mahrum
kalacaklardır. Bunun aksini yapanlar, yani Allah yolunda her şeyden
vazgeçenler, hicret ile kaybettiklerin den kat kat fazlasını, hicret ile elde
edeceklerdir. Tarih de bunu göstermiyor mu?
Kur'an'da,
'muhaceret' ifadelerin kullanıldığı yerler de açıkça görüyoruz ki Kur'an; doğum
yerinin, kavim, yurt ya da toplumun terkedilmesiyle şunları istemektedir:
1-
insanın (müminin) özgürlük ve şerefinin korunması. (Ashab-ı Kehf in yaşadığı
hicret ve ilk Müslümanlardan bir kısmının Habeşistan'a hicretleri)
2- Bulunulan yerdeki zalim ve zorba toplumsal veya siyasal otoritelere karşı
daha iyi bir mücadele için da ha uygun ve daha yeni imkânların elde edilmesi.
Bir başka deyişle, özgür bir dönüş için hicret. (Musa'nın hicreti, Mekke'den
Medine'ye hicret)
3- Her Müslümanın görevli olduğu bütün insan topluluklarının, bütün halkların
ve bütün milletlerin uyanışı, özgürlüğü ve mutluluğu için, tebliğ. Yine bu
sorumluluğun gereği olarak dünyevî ve insanî bir risaletin başlatılması için
hicret. (Öğretmenlerin yalnız ve yalnız bu sorumluluk ile kentlerinden ve
yurtlarından ayrılmaları)
4- Yeryüzündeki bilimsel, ya da teknolojik gelişmeleri araştırıp tanımak
amacıyla yapılan hicret.
29 Mart 2018 14:49