Filistinliler, Toprak Günü'nün 42'nci yıl dönümü kapsamında
geçen cuma gününden bu yana, abluka altındaki Gazze Şeridi'nde barış konseptli
eylemler düzenliyor. İşgal askerlerinin, ilk günden beri eylemlere yönelik
müdahaleleri sırasında, 17 Filistinli şehit oldu, yüzlercesi yaralandı. Terör
çetesi israil, devlet terörü ile Filistinlilerin haklı taleplerini boğmaya
çalışmaktadır. Silah kullanmadan yapılan bu protestoları silahla bastırmak,
onlarca insanı katledip binden fazlasını yaralamak, tam bir vahşet örneğidir.
Hiçbir hak ve hukuk tanımayan terör çetesi, İslam ümmetinin sessizliğinden
cesaret alarak, Müslüman kanı dökmektedir. Başta BM olmak üzere, uluslararası
kurumların bu vahşet karşısında ciddi bir girişimi olmadı. Bu vahşeti
gündemlerine alanlar da, her nedense hep başkalarını göreve çağırmaktadır. Yani
herkes birilerine seslenmekte veya sesleniyor gibi yapmaktadır. Kimse, çağrı
yapmak yerine harekete geçmeyi tercih etmemektedir. Kim kime sesleniyor, belli
değil. Zaten çağrı yaparken de kendileri de bir sonuç almayı ummamaktadır ama
dostlar pazarda görsünler kabilinden bir şeyler yapıyorlar veya duyarlı bir
pozisyona sahip görüntüsü vermeyi tercih etmektedirler. israil, zaten yapılan
çağrı, kınama ve lanetlemelere karşı adeta bağışıklık kazanmıştır. O halde,
artık bu adımların ötesine geçmek lazımdır. Eğer gerçekten bir şeyler yapmak
istiyorsak, o halde düşmanımızı yıldıracak bir strateji ile hareket etmek
gerekir. Bu strateji de düşmanımıza geri adım attıracak olan somut bir eylem
planıdır. Somut bir eylem planı ile desteklenmeyen çağrıların pek bir
ehemmiyeti yoktur. Böyle çağrılar, samimiyetten yoksun yaklaşımlardır. Böyle
zamanlarda ortak bir direniş cephesi oluşturulmalı, direnişin yükü beraberce
omuzlanmalıdır. Böyle ağır bir yük, sadece Filistinlilerin omuzlarına
yüklenmemelidir. Zira bu savaş hepimizin savaşı, bu cephe tüm ümmetin cephesidir.
Cebren ve hile ile gasp edilmiş olan Filistin topraklarının sahiplerine iadesi
için mücadele vermek, insanlık onurunun bir gereğidir. Filistinlilerin
toprakları, şiddet ve terör eylemleri ile ellerinden alındı. Milyonlarca
Filistinli sürgüne gönderildi. Vatansız kalan milyonlarca mülteci, bir gün
vatanlarına dönmesi için insanlığın mücadele vermesini beklemektedir.
Kardeşlerimiz, işgal altındaki topraklarının kurtarılması için İslam ümmetinden
yardım beklemektedir. Bilindiği üzere mültecilerin vatanlarına dönmesi Filistin
davasının en önemli kalemlerinden birisidir. Filistin toprakları şu anda işgal
altında bulunan bu topraklarda yaşayan Filistinlilere ait olduğu gibi, aynı
zamanda vatanlarından koparılan Filistinlilere de aittir. Mültecileri dışlayan
veya yok sayan her çözüm önerisi, Filistin davası bağlamında gerçekçi bir öneri
değildir.
Toprak
günü, çok önemli bir etkinliktir. Bu etkinlikle, israil işgali her sene tüm
dünyaya hatırlatılmaktadır. Bu itibarla, bu eyleme ümmet çapında destek
verilmesi gerekir. Sadece Filistin topraklarında değil, İslam ümmetinin dört
bir yanında büyük eylem ve organizasyonlarla bu hadise insanlık hafızasında
diri tutulmalı ve israil hep işgalci olarak hafızalarda mahkûm edilmelidir.
Toprak günü başta olmak üzere, hak talebinin gerçekleştirildiği eylemlere
karşı, terör dilini kullanması durumunda, siyonistlere karşı tüm Müslümanların
harekete geçmesi lazımdır. Terör diline karşı ciddi yaptırımlarla karşılık
verilmelidir.
Filistinliler,
her vesile ile onurları ile bu kutlu davaya ve cepheye sahip çıkıyorlar. Peki,
ya biz? Biz de Filistinli kardeşlerimize sahip çıkıp onurlu bir direniş iradesi
ortaya koyabiliyor muyuz? Maalesef hayır. Artık herkes birilerine çağrı yapıp
bir şeyler yaptığını zannedip bununla avunmak yerine, sorumluluk alıp somut
adımlar atmalıdır.
03 Nisan 2018 12:52