Aile mutluğun merkezi, manevi temizlenmenin yeridir
İnsanın yapısal derinliğinde akıl irade ve duygu kapları vardır. Bu kapları biçimlendiren şey ne ise, duygularda o minvalde çalışır. İletişim konusu bu konular yanında daha tali kalıyor. Çünkü önce niyetin ne olduğunu anlamak lazım. Zira bütün bu anlamsal kapların biçimlenmesi niyetin nasıllığıyla alakalıdır.Bakış açıları:Düşüncenin kaynağı ve çıkış noktasında hata varsa, bu; kişinin aileye ve çocuğa bakışını da etkiliyor. Bunun sonucunda da hastalıklı ilişkiler hastalıklı bireyler ortaya çıkıyor. Öyleyse bir insanın değişimine yardımcı olmak istiyorsak önce bakış açısını değiştirmek zorundayız.İlişkilerimizi ve onu besleyen niyetimizi Allah’ın rızasına uygun şekilde oluşturmak zorundayız. Aksi takdirde nefsimizin peşinde gider ve hataya meyilli hale geliriz. Mesela erkek, eşiyle ilişkilerinde Allah’ın rızasını gözetmiyorsa, ondan sürekli olağanüstü şeyler bekler. Bunu göremediğinde de olmadık şeylerden tepki gösterir ve yenilmişlik hissiyle aileye zarar verir. Çünkü bakış açısı hastalıklı. Peki, bu bakış açısı nasıl oluşuyor?Modern anlayış, bunu insanlara bir şekilde benimsetiyor. Bu zihniyet kişinin beklentilerini kendisine bırakmayıp araçları ile bizzat kendileri belirliyorEşine haksızlık yapan bir kişi kendine şunu sormalıdır. Benim beklentilerim inandığım değerlerle örtüşüyor mu? Yoksa nefsimin istediği gibi mi davranıyorum? Bunu bana kim dayatıyor?Kadın zihnindeki erkek tasavvuruna bakmalı, erkek ise kadın tasavvuruna bakmalıdır. Her iki tarafta, birbirini, ahirete kadar uzanan bir yol arkadaşı olarak görüp o minvalde hareket ederse, üstesinden gelemeyecekleri sorun kalmayacaktır.Modern anlayış kadına da erkeğe de birbirlerine sadece bilyolojik ihtiyaçlar bağlamında bakan bir bakış açısı veriyor. İnsan, sünneti seniyeden kopunca, toplumda baskın olan düşünce kişiyi esaretine alıyor. Bu durumda olayın özü gidiyor ve kabuğu kalıyor. Bu kimseler eşlerini ömür boyu sürecek bir yol arkadaşı olarak değil, sadece nefsini tatmin edecek bir varlık olarak görüyorlar. Olması gereken iki kişinin birlikte duygudaş olabilmeleridir. Amerikalı Fukayama, Büyük Çözülme diye bir kitap yazdı. Burada, aile kurumunun dağıldığını maddi olarak ilerleyen toplumların ailesel olarak çöktüğünü bunun da bu toplumların sonunu getirebileceğini vurguluyor. Gerçekten, maddi olarak akıl almaz gelişmelere imza atan batılı zümreler, toplumun geleneğini bozdular, kadınları ev dışında bir hayatın içine ittiler. Bu toplumlar zaman içinde anneliği küçük görmeye aileyi de bir şirket olarak görmeye başladılar.Evlilik Bir BaşlangıçtırDin, saadet, huzur paylaşım ancak aile içinde kurulabilir. Mutluluğun örnek yaşayıcıları dahiler değildir, dahiler bilim üretir, insanlığa sunar ama mutluluk üretemezler. Dolayısıyla mutluğu aile bireyleri kurum içinde kurarlar. Aile bir yerde manevi bir arınma yeridir. Bu arınma alanında mutluluğu ve sadakati yakalayarak huzurlu bir yaşam sürmek istiyorsanız, bakış açınızı değiştirmelisiniz. Aksi takdirde, modernizmin tuzağına düşmekten kurtulamazsınız.Yazılı ve görsel medya aygıtlarıyla tahripkâr görüntüler ve söylemler empoze ediliyor. Tensel arzulara öne çıkarılıyor. Para ve lükse düşkünlük alabildiğince vurgulanıyor. Çocuklarımız bu bakış açısı ile büyüyorlar.Kadınlara sığ bir mutluluk anlayışı empoze ediyorlar. Ekran camları ardından filan manken şu kadar zayıfladı ve o yüzden çok mutlu diyor ve özendiriyorlar. Bu düşünce, kadınların zihninde, ancak zayıflarsam mutlu olurum inancını doğuruyor ve kadın, bütün ilgi ve alakasını bedenine, zayıflama çabalarına harcıyor. Aynı şekilde erkekler içinde, sürekli cinselliği kışkırtıcı görsel resimler kullanıyor ve onlara nefsin taleplerini cazip hale getirerek sunuyorlar.Yaşadığımız sorunlar sadece çocuklarla alakalı değil. Günümüzde ailenin bütün fertleri derin yara almış durumda. Ancak bu yaranın nasıl sarılacağı bilinmiyor.
21 Haziran 2014 17:18