Ego'nun Özgüven'e Terfisi

 

12 Nisan 2018 14:36
Ego'nun Özgüven'e Terfisi





    Ego, ben, benlik anlamına gelir. Aslına inersek, kişinin
'ben sizden üstünüm' , 'basit biri değilim', ' ben en iyisiyim' vb. cümleler
ile kendini sahte bir benlik ile özdeşleştirmesidir. Ego bir zorunluluktur.
Zira gerçek olan sahtesi aracılığı ile anlaşılır. Daha çocukluk evresinde
yerini almaya ve oluşmaya başlayan ego, anne sevgisi, ilgisi ve takdiri
aracılığı ile değerli, önemli ve iyi biri olduğunu çocuğa hissettirir. Ve
böylelikle bir merkez doğar. Bu merkez gün geçtikçe büyür. Birey kendini ego
ile bulmuş olduğunu zannederek gün geçtikçe kendini anlamaya ve anlamlandırmaya
çalışır. Ego insan yapımıdır. Sahtedir. Her zaman beslenmeye ihtiyaç duyar.
Daima çevreden alınan takdir ve ilgi ile büyür, gelişir. Ego ile yani sahte
kimlik ile zamanla öz benlik kaybolur. Ve artık birey,  insanların var
ettiği kadar vardır. Öz benlikten sıyrılarak sahte kimlik ile vermiş olduğu
 mücadele yavaş yavaş iç dünyasında trajedi ve kaosa doğru yol alırken,
asıl benliğindeki güzellikleri de bir bir kaybeder. İnsan dürtüleri ile gelişen
ego, bir zaman sonra (haşa) İlah boyutu alır. Ego emreder, kişi emirlere itaat
etmek için kıvranır. Ancak emir büyük yerdendir(!)  ve bu emirlerle hem
kendine, hem de çevresine zarar verir. Ego kişiye kendini kaybettirir. Egonun
vermiş olduğu güç ile  kendini aradıkça  daha çok kaybolur. İç
dünyanın kavgası ve kaosunun üzerini örten birey, ego elbisesi ile güçlü, çekici
ve ilgi odağı olduğunu düşünür. Ama bir çaresizliği vardır,
tatminsizliği... 

Öylece
tortulaşıp kalır. Bu tam anlamıyla kabızlıktır.

Düşünsel
kabızlık, üretimsel kabızlık...

Dar
gelir beden, yetersiz kalır beyin. Zira ego aracılığı ile birey artık toplum
kontrolündedir. Toplumun kazandırmış olduğu bu yapay kimlik, aslında plastik
bir çiçek gibidir. Ölüdür. Çicek gibi gözükür, çiçek değildir ! 

Toplumun
yansıması bir kişilik ile var olmaya ve mutlu olmaya çalışan birey, bir zaman
sonra kişilik inşasındaki çatlağı fark eder. Kendi içine doğru bir yolculuğa
çıkar. Ruhuna, öz benliğine yakınlaşmaya çalışır. Bir süre sadece kendini
izler. Kendine yakınlaşmanın belki de en güzel yanı, ciddi eğitim ve
eğitimcilerle ego dengelenebilmesidir. (Dengeli) ego yaşamımızda gerekli
olduğuna göre, kendimizi tanıma yolculuğunda nasıl bir egoya sahip olduğumuzu
tespit edebilmemiz, bizlere yepyeni ufuklar açacaktır. İnsanoğluna iki merkez
verilmiştir. Biri varoluşun vermiş olduğu gerçek öz benlik. Diğeri toplum
tarafından oluşturulmuş merkez; egodur. Yani sahte olandır. Birey öz benliğe,
ruha yakınlaştıkça her şey değişir. Yerine oturur. Artık kaos hali yerini
 kozmosa yani düzene bırakır. 

Günümüzde
artık bir süs, ziynet, olmazsa olmaz halini almış ego, İslam, ahlak ve vicdan
eleğinden geçirilerek özgüven ile toplum denen mekanizmaya yararlı bir parça
olmak için kullanılmalı. Egoyu başkalarında değil, kendi içinde arayarak
özgüvene ulaşmış kişi, kalıplaşmış özgür olamayan yönlerini dengelemeyi
öğrenmiştir. Cehaletle artan egoyu, tecrübe ile artan özgüvene çevirerek toplum
hizmetine sunma gayreti ile birey, kendi ruhuna kavuşmuş, toplumun bir
yansıması olan sahte kimliğinden (ego) kurtulmanın vermiş olduğu pozitif
 enerji ile bağlılığı kaybederek  zihinsel sağlığına kavuşur.
İçerideki şişik ego, özgüven ile dövülüp, yontulup bütün tozlar ve eğrilikler
gidince ideal dengeye kavuşur . Ayrıca iyi bir kişilik sergilemekte bahsedilen
özgüvenin tevazu ile harmanlanması gerekir ki, riya ve kibir bakterileri
dengeyi yine bozmasın. Mütevazı oluyorum diye de miskin takınılmamalı, Allah'ın
verdiği hediyeleri başı dik dile getirerek sahiplenilmeli. 'Halk ne  der'
den çok, 'Hakk (c.c) ne der'  diyerek var olan bütün yargıları,
davranışları Allah'u Teala'ya atfederek kuvveti, başarıyı O'ndan beklemeli.
Yaradılışta verilen bütün duyguların gelişimi insan elindedir. İfratı, tefriti
zarar,  orta yol her zaman ideal olandır. Bizlerde var olan 'egonun,
özgüvene terfisi' ile onu bir cevhere çevirerek faydalanmalı ve
faydalandırmalıyız. Ve çevrilen özgüveni de evvela Allah'a güven olarak
taçlandırmalı, bu nimetin şükrünü de böyle eda etmeliyiz. 

   



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.