Yaşadığımız zaman diliminde her anne-baba çocuğunu hayata
hazırlarken hayatta zorluk yaşamasın, başarısızlık duygusu tatmasın diye çocuğun
yerine getirmesi gereken görevlerini onun yerine karşılayan, çocuğun
sorumluluğundaki işleri üstlenen ebeveynler çoğaldı. Tamamen iyi niyetlere
dayanan bu temennilerin gerçek hayatta karşılığına baktığımızda ne yazık ki
çocuk açısından sıkıntı oluşturuyor. Çocuklar en ufak bir zorluk karşısında pes
ediyorlar, halet-i ruhiyeleri olumsuz etkileniyor. Duruma baktığımızda
çocukların kırılganlıklarının artmasında ebeveynlerin olumsuz tutumlarının
etkili olduğunu görüyoruz. Daha küçük yaşlardan itibaren çocuğun işlerini
üstlenen, yemeğini yemesine, ayakkabısını, elbisesini kendisinin giymesine izin
vermeyen ebeveynler çoğaldı. Niye yapıyorsunuz bunu dediğinizde onlar da
cevaben:
-
Ama o hala çocuk. Kendi başına yapamaz ki! Tekrar soruyoruz, yemeğini kendi yemesine
izin verdin mi hiç? Hayır, ama üstüne başına döküyor ortalık kirleniyor
cevapları veriyorlar. Peki, siz hayattaki deneyimleri bir defa da mı öğrendiniz
sorusunu sorduğumuzda hayır ama gibi sözler uzayıp gitmekte. Evet, çocukları
güçsüzleştiren bizleriz. Çocuklar, psikolojik yönden zayıf olarak dünyaya
gelmiyorlar, onları zayıflatan bizim tutumlarımızdır.
Güçlü
çocuk için yapılması gerekenler;
*Çocukların
dilini şükre alıştırın. Şükreden çocuklar hayatta sahip olduğu nimetlerin
farkına daha rahat varırlar, psikolojik yönden daha güçlü olurlar. Olumsuz
olaylar ile de karşılaşınca iyi tarafını görmeye çalışır. Şükreden bireylerin
hayattaki kırılganlıkları daha az oluyor.
*çocuklara
iyimserlik aşılayın! İyimser insanlar, sorunlar ile karşılaşınca soruna çözüm
odaklı yaklaşabilmektedir. İyimser insanlar hayattaki değiştirilmez durumlar
üzerinde çok üzülmezler. Durumu olduğu gibi kabul ederler.
*Sorumluluk
duygusu verin! Çocuğun işini, onun adına siz yapmayın. Küçük yaştan
itibaren yaşına ve gelişimine uygun olarak görevler vererek hayatı tatmasını
öğretin. Sorumluluk verilmeyen, her istediğine kolayca ulaşan çocuklar, ruhsal
açıdan doyumsuzluk hissi yaşar. Kendi emeği ile kazandıklarının hazzını
yaşamasına engel olur. Çocuk kendi emeği ile elde ettiklerinin hazzını daha iyi
yaşar, elindeki şeyin kıymetini daha iyi anlar.
*Bırakın
çocuklarımız hata yapsın ve bu hatalardan ders çıkarmasına izin verin!
Hayattaki hataları öğrenme vesilesi olarak görün, hata yaptığı zaman davranışa
yoğunlaşın kişiliğe yönelik eleştiri yapmayın, hayat tecrübeler toplamıdır;
tecrübe de hata yapa yapa gelişen bir durumdur.
*Çocuklarımızın
kurban rolüne bürünmesine izin vermeyin! Yaşadıkları olaylar karşısında
ne yapalım benim kaderim bu düşüncesinin oluşmasına izin vermemek gerek.
Sonuç
olarak yaşadığımız hayatın içinde acı da var mutluluk da var hayatın içindeki
acıları yok sayarak çocukları eğitemeyiz. Bırakın çocuklar acı, üzüntü,
yetersizlik yaşasın çocukların sorumluluklarını üstlenerek çocukları hayatın
içinde çaresizleştirmeyelim.
Vesselam…
27 Mayıs 2018 13:14