Çocuk yetiştirmede iki ana strateji var. Birincisi,
çocuğun doğal gelişimini bozacak travmatik yaşantılardan korumak. İkincisi,
çocuğun potansiyeline ulaşacağı duygusal, sosyal ve eğitim açısından zengin bir
ortam oluşturmaya çalışmak.
Bugün birinci kısmı yazacağım. Klinik pratikte sık
duyduğum öykülerdeki çocukluk dönemindeki travmatik yaşantıları sıralayacağım.
Öykülerimin canice öykülerden değil, hepimizin başına gelebilecek türden
olanlardan seçeceğim.
1- Çocuklardan birini unutmak: Çocuklar unutulmaya
gelmiyor. Unutulmaktan kastım görülmemek, yalnız başına bir kenarda, kendi iç
dünyalarında büyümeye terk edilmek. Bu durumun çeşitli sebepleri var. Özürlü
bir başka çocuğu olan ailenin tüm emek ve enerjisini özürlü olana verirken,
diğerinin duygusal ihtiyaçlarını karşılayamaması bu durumun örneklerinden
biri...
2- Çocuğu anne ve babanın yıkıcı kavgaları arasında
bırakmak: Evde sürekli bir bağrışma çağrışma ve uyumsuzluğun olması, evin
psikolojik atmosferinin huzurlu olmayıp aksine gerilim ve duygusal yüklerle
dolu olması çocukların zihninin bölünmesine sebep oluyor.
3- Çocukları geride bırakmak: Ana ilke anne baba
nerede çocuk orada olmalı. Anne babanın zorunluluklardan dolayı başka şehir ve
ülkeye gitmesi durumunda çocukları geride bırakmak yanlış... Bu hata en sık
Almancılarda oluyor. Annenin de çalıştığı durumlarda çocukların Türkiye’de nene
ve dedelere bırakılması yanlış.
4- Adam olsun diye döve döve ders çalıştırmak: Bazı
anne babalar çocuklarının bir yerlere gelmesi için fazlaca hırslara sahip.
Çocuğun yararına olduğunu düşünerek döverek veya zorlayarak çocuklarına ders
çalıştırmaya çalışıyorlar. Bu tarzda bir zorlama çocuğun başarılı olmasına
değil, asi olmasına, uzun vadede de aileden uzaklaşmasına sebep olabilir.
5- Örnek alsın kendini düzeltsin diye kıyaslamak:
Çocuklarının başarılı olması konusunda hırslı anne babalar, çocuklarına başka
çocukları örnek vererek onları motive edebileceklerini düşünebiliyorlar.
Örneğin teyzenin oğlu/kızı, amcanın oğlu/kızı başarılı sen başarısızsın”,
“senden adam olmaz” vb. sözlerin tekrar tekrar söyleyebiliyorlar. Halbuki bu
kıyaslamalar başarı getirmediği gibi, ağır duygusal yaralara sebep olabilir.
6- Çocuğu terbiye amaçlı dolap, karanlık oda, banyo
gibi yerlere kilitlemek: Çocuğu terbiye etmek, yaptığı yanlışı görmesini
sağlamak ve akıllanması için çocuğu korkacağı bir yere kilitlemek, çocuk
yetiştirmede tam bir kırmızı kartlık hareket. Çünkü yaşanan korku zihnin
bölünmesine yol açabiliyor.
7- Çocuğun dünyasında neler olduğundan haberdar
olmamak: Bazı anne babalar çocukları aşırı baskı ve kontrol altında tutarken bazı
anne babalar ise çocukların dünyalarından haberi yok. Çocukların iç dünyasından, sosyal
hayatlarında neler olup bittiğinden haberdar olmak gerekiyor. Bu haberdar olma
ne hafiyelik düzeyinde olmalı ne de sadece çocuğun kendiliğinden anlattığı ile
yetinmek şeklinde olmalı. Çocukla derinlikli muhabbetler yapmak gerekli.
18 Haziran 2018 20:42