Teknolojinin baş döndürdüğü bir çağda yaşıyoruz.
Teknolojik gelişmeler o kadar hızlı ki takip etmekte zorlanmaktayız. Daha
yenisine alışamadan her şeyin yeni modeli çıkmaktadır. Gelişmelerden en çok
nasibini alan cep telefonlarıdır. Yüzyılımızın en büyük icadı olarak görülen
internet, cep telefonlarına gelip cebe girince sosyal ilişkiler de cepten
yürütülmeye başlandı.
Dünya küçülüp internet, cep telefonu sayesinde parmak
ucuna kadar inince aile bireyleri de bu nimetten (!) fazlasıyla faydalandı.
İnternet, hayatımıza bir taraftan kolaylıklar sağlarken diğer taraftan bize ait
birçok değerleri alıp götürmektedir.
İletişim için kurulan cep telefonları ve internet,
aile içinde iletişimsizliğe neden olmaktadır. Aynı evde ayrı dünyaların
insanları gibi yaşayan aile bireyleri iletişimi internet üzerinden kurar hale
gelmişlerdir.
Anne babalar iş güç derken sanal âlemde yaşayan
çocuklarla birlikteliği azaltınca herkes farklı dünyanın insanı gibi hareket
etmeye başladı. Çocuklar sanal âlemde yaşarken anne babalar da iş güç derdine
düşüp çocuklara karşı anne babalık görevlerini yapamaz oldular.
Aile bireyleri arasında birliktelik azalınca aile
bağlılıkları azaldı. Birliktelik ve bağlık azalınca da çocukları kontrol etmek
zorlaştı. Gidişatın iyi olmadığını gören anne babalar, uzmanlardan yardım
istedikleri zaman da; “Çocuklarla arkadaş olmaya çalışın!” tavsiyesi ile
karşılaşmaktadırlar.
Oysa sanal âlemde yaşayan bu çocukların arkadaşa
değil, anne baba otoritesine ihtiyaçları vardır. Çünkü bu çocukların zaten
sanal âlemde yeterince arkadaş çevresi var. Araştırmalarda, 9 yaşındaki bir
çocuğun sanal âlemde en az 80-90 tane arkadaşı olduğu ortaya çıkmıştır. Bir de
bu çocuklara okul arkadaşları, mahalle arkadaşlarını da eklersek bu çocukların
arkadaşa değil anne babaya ihtiyacı vardır. Başka bir ifadeyle bu çocukları
denetleyebilecek bir anne baba otoritesine ihtiyaçları vardır.
Bu otorite de çocukları korkutacak şekilde değil de
ağırlığını hissettirecek şekilde olmalıdır. Başka bir ifadeyle çocukların
sıkıntıları aşarken arkalarında “Kapı gibi bir baba, gül gibi bir annesi”
olduğu hissettirilmelidir. Arkasında bu gücü hisseden çocuklar kendilerini
güvende hissedecektir. Zaten çocukların da bir arkadaştan istedikleri bu değil
midir?
Çocuklara arkadaş olmaları ancak ilgisiz ya da katı
olan anne babalara tavsiye edilmektedir. Görevi sadece bankamatik olup anne
babalık görevlerini unutan, “Yediğin önünde, yemediğin arkanda!” deyip sadece
çocukların karnını doyurup, üst başını giydirip okul ihtiyaçlarını karşılayarak
görevlerinin bittiğini düşünenlere tavsiye edilmektedir. Yine “Dediğim dedik,
çaldığım düdük!” diyerek bırakın çocukların duygu ve düşüncelerini ifade
etmelerini, söz hakkı dahi vermeyen anne babalara çocuklarınızla arkadaş olunuz
denilmektedir. Yoksa yerine göre arkadaş yerine göre anne baba olmayı becermiş
anne babalara bu tavsiye edilmemektedir.
Çocukların duygu ve düşüncelerine değer verilmeyip
sıkıntılı zamanlarda da yanlarında olunmadığı zaman çocuklar, arkadaş gibi bir
anne-baba arayacaklardır.
Çocuklarla konuşurken onları aşağılamayan, duygu ve
düşüncelerine saygı duyan, problemleri çözmede gereken desteği veren anne
babaların çocuklarla arkadaş olmalarına gerek yok, zaten bu ortam arkadaşlığı
sağlayacaktır.
M. Emin KARABACAK
19 Şubat 2019 20:11