Geleneksel tıpta tedavi yöntemleri

 

28 Nisan 2019 14:01
Geleneksel tıpta tedavi yöntemleri





  Binlerce yıldır şifa kaynağı olarak kullanılan hacamat ne
yazıkki unutulmaya yüz tutmuş durumda

Çin`den İngiltere`ye, Güney Amerika`dan Moğolistan`a dünyanın
her yerinde binyıllardır kullanılan bir tedavi metodu biliyor musunuz?

Binlerce yıldır dünyanın her yerinde uygulanmasına rağmen
hiçbir yan etkisine rastlanmayan doğal, etkili ve kolay bir tedavi olabilir mi?
Batılı doktorlar bir insanlık mirası olan hacamat terapisini keşfetmeye
başlıyor.

Tarihi neredeyse insanlık tarihi kadar eski olan bir tedavi
yöntemi: Hacamat. Batılı bilim adamlarının kupa terapisi olarak tanımladığı bu
tedavide amaç vücutta akıcılığı olmayan kirli kanı ve dokular arasındaki sıvıda
(ekstravasküler sıvı) biriken atıkları dışarı almak.

Hacamat terapisinin temelleri kupalarla oluşturulan vakumun
vücuttaki atıkları deri yüzeyine çağırmasına dayanıyor. Sonra terapist iz
bırakmayan 2 mm.`lik çiziklerle bu sıvıları dışarıya alıyor.

Dünyada coğrafi olarak oldukça yaygın kullanılan bu iyileşme
metodu İslam tıbbında çok önemli bir yere sahip. Hz. Muhammed (s.a.v.) bizzat
hacamat olmuş ve ümmetine tavsiye etmiştir. Güvenilir hadis kaynaklarında
oldukça kuvvetli rivayetler bulunmaktadır.

`Miraç`ta hangi melek cemaatine rastlasam bana: `Ey Muhammed
(s.a.v.), ümmetine hacamat olmayı emret` dediler.` (Ali Nasıf, et-Tac, III,
203, Ravi: Abdullah b. Abbas (r.a))

 Binlerce yıllık şifa
hacamat..

  Günümüzde geleneksel
tıp deyince akla gelen pek çok tedavi yöntemi var­dır. Bu yöntemlerden belli
başlıları teknik gelişmelerden dolayı şekil değiştir­miş olsa da günümüzde de
kullanılmaktadır. Bunların başında “akapunktur”, “kupa terapisi”, “sülük
tedavisi” ve “bitkilerle tedavi” gelir.

 1. Kupa Terapisi
(Hacamat/Kuru- Islak): Bitkilerin ülkelere, coğrafi du­rumlara göre değişiklik
gösterdiği görülse de “kupa terapisi” dünyanın pek çok yerinde her kültürün
uyguladığı bir tedavi şeklidir. Uzak Doğudan Gü­ney Amerika’ya, Afrika’dan
Avrupa’ya her yerde “kupa terapisi” uygulamasına rastlamak mümkündür. Ülkemizde
bu tedavi halk hekimliğinde çok önemli bir yer tutar ve “şişe çekme, bardak
vurma vs” adlarıyla da uygulanır.

 Bugün sağlık
profesyonellerinin de ilgi duymaya başladığı “kupa terapisi”, birçok
araştırmaya konu olmuştur. Güvenilir tıp dergilerinde üstüne yazılar
ya­zılmakta, batı üniversitesinde çeşitli hastalıklar için başarıyla
uygulanmaktadır.

 Kupa terapisi, yaş ve
kuru olmak üzere ikiye ayrılır. Kuru olanı, ağrıyan bölgeye bardak/şişe çekme
işlemine denir. Daha çok vücutta masaj etkisi ya­par. Peygamber Efendimiz’in
“Tedavi olduğunuz şeylerin en hayırlısı hacamat­tır.” diye önemini vurguladığı
vücuttan kan akıtılarak yapılan işlem ‘yaş’ olanı­dır. Uygulama alanı daha
fazladır ve daha çok hastalık tedavi edilir. Bu uygula­mayla vücutta
hastalıklara sebebiyet veren atık maddelerin biriktiği belli nok­talardaki
tıkanıklık, kılcal veya ince damarlardan kirli kanın akıtılması sağlanır.

  5 bin yıl önceye ait
en eski tıbbi bilgileri içeren Eber papiruslarında bahsedi­len hacamat,
yüzyıllar boyunca kültür ve din farkı olmadan bütün insanlığa bir rahmet gibi
gönderilmiş çok basit, çok etkili, çok pratik bir uygulamadır. Mo­dern tıbbın
babası Hipokrat bile bu tedaviyi anlatmıştır. Tedavinin Müslüman­lar içinse
ayrı bir yeri vardır. Peygamber Efendimiz (sav) bu olayı hadis-i şeri­finde
şöyle buyurur: “Miraç’tan inerken hangi melek cemaatine rastlasam, ‘Ey
Muhammed! Ümmetine hacamat olmalarını emret!’ dediler.” buyurmaktadır.

 Hacamatın bugüne kadar
herhangi bir yan etkisi tespit edilememiştir. Ruh problemlerinden diyabet gibi
bağışıklık sistemi hastalıklarına, endokrin sistem­lerinden kalp damar sistemi
hastalıklarına kadar pek çok hastalığın tedavisinde kullanılmış ve sonuç
alınmıştır Hacamatı ilkbahar ve sonbaharda yaptırmak sünnettir.

 Geleneksel olarak
boynuzla, cam kupalarla veya çağdaş aletler yardımıyla yapılabilir. Kan
vücuttan çıktığında yerine plazma adı verilen bir vücut sıvısı geçecek ve kanın
sulanması sağlanmış olacaktır.

 Hacamatla damardan kan
aldırmak farklıdır. Çünkü hacamatla kan aldırıl­maz; bağışıklık sistemimizi
felç eden kirlenmiş, kan özelliğini kaybetmiş sıvı; vücudun dışarıya atamadığı
ağır metaller, toksinler, serbest radikaller, ve kulla­nılan ilaçların vücutta
bıraktığı kalıntılar dışarı atılır. Bundan dolayı akışkanlığı artan kan, beyin
ve karaciğerdeki dolaşımı da düzeltir.

 Romatizma kulunç ve
adale ağrılarının en iyi ilacı hacamattır. Hacamat her şeyden önce bir kan
verme eylemi olduğundan kan vermenin tıbbi faydaları başlığında bütün faydalara
haizdir. Hacamat kanserden kısırlığa kadar birçok hastalığa karşı hem koruyucu
hem de tedavi edici özelliğe sahiptir.

 Kırmızı kan
hücrelerini (alyuvarları) büyüten kanı katılaştıran, dolaşımı bo­zan fazla
asitleri hacamatla vücuttan dışarı atabiliriz. Kan ve dokulardaki gaz ve
toksinleri atar, ödemleri çözer, kan üretimi ile görevli organları uyarır,
beyin fonksiyonlarını canlandırır, ağrıları giderir. Tansiyon, Migren, eklem ve
roma­tizma ağrıları için birçok ilaçtan daha tesirli olup ilaçlar gibi hiç bir
yan etkisi de yoktur. Bel, boyun fıtığı, karaciğer, kalp hastalıklarının
tedavisinde yardım­cı olur. Göze canlılık verir, gözün görme kabiliyetini
artırır.

 Değişik nedenlerden
dolayı vücudun belli noktalarında biriken toksinler dı­şarı alındığında vücudun
bio-elektrik enerjisi ve aurası yoğunlaşır. Bu da daha az uyku ve daha dinç
hayat demektir.

  Çocuklarda ve
gençlerde hacamat daha dengeli bir ergenlik geçirmelerine yardımcı olur.

 Lenfatik sistemi
(mikroplarla savaşan lenf sistemini) harekete geçirir.

 Depresyona maruz,
psikolojik rahatsızlıkları olanlar, uykusuzluk, ilaç bağımlılarını hacamatla başarıyla
tedavi etmek mümkündür.

 Hacamat yaptıranların
bağışıklık sistemi hastalıklara karşı daha dirençli o­lur. Düzenli Hacamat
yaptıranlar kolay grip ve soğuk algınlığına yakalanmaz, daha sağlıklı ve daha
dinç görünüme sahip olurlar.

 Yüksek kan basıncını
düşürücü ve dolaşımı düzenleyici etkisi vardır. Aşırı kilo başta olmak üzere
birçok hormonla ilgili konularda çok etkilidir. Kansız­lık, şeker ve kan
hastalıklarından birisi bulunan kişiler usta bir hacamatçıya en uygun yerden
hacamat olmalıdır.

                                                
Doktor Sülükle tedavi  

  2. Sülük Tedavisi:
Sülük, kirli kanı bulan ve emen salgısını bırakan bir hayvancıktır,(TIBBI
SÜLÜKLERDEN HARİÇ BAŞKA SÜLÜK OLMAZ)

 Tıbbi Sülükler
sanıldığı gibi kirli kanı emerek tedavi yapmazlar. Tedavi edici özelliği kanın
alınmasında değil kan emilirken vücuda verilen salgıda gizlidir.

  Ayrıca sülüğün salyası bakterilere karşı
koyucu antibakteriyel özelliğe sahiptir.

 Bıraktığı
ilaçlar…Hirudin ,Destabilase , Hirustasin , Bdellins, Hyaluronidase,

Tryptase inhibitor , Eglins , Factor,Xainhibitor , Complement
inhibitors ,

Carboxypeptidase A inhibitors, Histaminelike substances ,
Acetylcholine ,

Anesthetics subsctance

  -  Sülük
tedavisi, bugün de başvurulan; mikro cerrahide, kan sulandırıcı veya tıkanıklık
açıcı olarak kullanılan geleneksel tedavi yöntemidir.

-  Sülük Tedavisi,
atardamar ve toplardamar tıkanıklıkları başta olmak üzere birçok dolaşım
sis­temi hastalığında kullanılır.

-  İktidarsızlığı
giderici, cinsel güç arttırıcı etkisi var­dır.

-  Üreme organı
rahatsızlıkları ve kısırlık, varis, iltihaplı ve iltihapsız eklem
romatizmalarında, epilepsi çeşitlerinde, yumuşak doku romatizmalarında
ba­şarıyla kullanılmaktadır.

-  Sedef ve egzama gibi
cilt hastalıklarında, hemoroitte, göz tansiyonu (glokom) ve buna bağlı görme
kayıplarında, migrende ve her türlü baş ağrısı, yüksek tansiyon, tiroide bağlı
şişmanlık, astım ve bronşsal hastalıklar, yanık vakaları, iyileşmeyen yaralar
ve ameliyat izleri, kangren ve bazı işitme kayıplarında da sülük tedavisi
oldukça faydalı sonuçlar vermektedir.

-Kopuk organ tamirlerinde de tüm dünyada yaygın biçimde
kullanılmaktadır.

-Yılda bir defa yapılan sülük tedavisi, o yıl içinde
enfeksiyonlar başta olmak üzere birçok hastalığa karşı koruyucu etki
göstermektedir.

 3.  Perhiz/Oruçla Tedavi: Günümüzde doğal beslenme
ve diyetin önemi her geçen gün biraz daha ön plana çıkmaktadır. Geleneksel
Tıp’ta ise perhiz, sağlığı korumada ve hastalıkların tedavisinde en önemli bir
etkendir.

   Geleneksel Tıp
hekimleri perhiz programını hastanın mizacına uygun ola­rak düzenlerlerdi.  Vücudun bağışıklığının ortaya çıkabilmesi, sindirim ve boşaltım gibi
sistemlerine enerji harcanmaması için belirli aralıklarla gıda alımı kesilir.
Çoğu zaman sadece suyla, bazen de taze meyve ve sebze suları ile oruç/açlık
yapılırsa kısa zamanda şifaya kavuşulur.

4. Hareket tedavisi (Egzersiz ve Spor): Bazı hastalıklar için
dinlenmek iyileştirici iken, bazı hastalıkların iyileştirilmesinde ise spor ve
hareket tavsiye edilir. At, binicilik, ok atma, yüzme gibi vücudun tamamının
kullanıldığı sporlar hareket tedavisinde öne çıkmaktadır.

   5. Hidroterapi:
Geleneksel Tıp hekimleri hamam, kaplıca, ılıca ve içmeleri hastalık
tedavilerinde etkin şekilde kullanırlardır. 


   6. Biyoterapi:
İyileşmeyen yaralarda kurtçuk tedavisi; omurilik hastalıkların­da atla tedavi;
sinir sistemi hastalıklarında arıyla tedavi, cilt hastalıklarında kul­lanılan
balıkla tedavi) günümüzde uygulaması ve araştırmaları devam eden ge­leneksel
tıp yöntemlerindendir. 

   7. Beden
Temizlikleri/Arınma: Geleneksel Tedavi usullerinde temizlik iç­ten dışa doğru
gerçekleşir. Vücuttan atılan her şey vücut için sağaltıcıdır. Her organın
müshili vardır. Bunu sağlamak için bitkiler, lavman ile bağırsak temiz­liği ve
kusma yöntemleri kullanılır.

   Osmanlı hekimleri
beden temizliğinde önemli hususlara riayet ederdi. Vü­cuda zarar veren maddenin
bilinmesi, Bu maddenin atılması gereken miktarı­nın bilinmesi, uygun
yöntemlerle çıkartılması, fazlalık olan maddenin doğru zamanda çıkartılması
için farklı yöntemler kullanırlardı.

   İbni Sina “Can
bağırsaktadır” derken Hipokrat “Bütün hastalıklar bağırsak­ta başlar” der.
Nobel ödüllü Mikrobiyolog İlya Meçnikov bunun önemini “Ö­lüm bağırsakta başlar”
sözüyle özetler.

   8. Ruhsal Tedavi:
Psikosomatik ve psikolojik hastalıklarda dua ve ibadetin iyileştirici etki
gösterdiğine inanılır. Günümüzde birçok modern hastanede iyileşmeye yardımcı
olması amacı ile din görevlileri bulundurulmaktadır. Bazı kanser vakalarının
“inanç tedavisi” ile iyileştirildiği rapor edilmiştir.

9. Aromaterapi: Maddeler içinde nüfuz etme gücünün en yüksek
olduğu haldir. Maddenin en latif halidir. Bu yönleriyle tüm organları katı
ilaçlardan da­ha hızlı etkiler. Özellikle gül, ıtır, günlük kokuları
kullanılmıştır.

   10. Sesle Tedavi:
Ruhsal tedavilere ek olarak kullanılırdı. Kur’an okuma, su sesi, doğa sesleri
ve müzik aletleri kullanılır.Geleneksel tıp yöntemlerinden başta hacamat ve sülük olmak üzere yapılacak uygulamalar kişinin mizacı göz önüne alınarak ve geleneksel tıp hekiminin tavsiyesi ile yapılmalıdır. Rastgele ve mizaçlar, mevsimler göz önüne alınmadan yapılan uygulamalar istenilen sonuca ulaştırmayacağı gibi bazen istenmeyen sonuçlar doğurabilir

   



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.