Oruç ve Ramazan’ın bize öğrettikleri

 

05 Mayıs 2019 14:10
Oruç ve Ramazan’ın bize öğrettikleri




Ne için oruç tutuyoruz. Orucun hikmet ve faydaları


  Kainatı en
güzel şekilde yaratan ve insanı yeryüzünün halifesi kılan Rabbimizin emir ve
yasakları elbetteki kulların iyiliği içindir. İslam bilginleri, bütün
hükümlerin insanların yararlarını gerçekleştirme amacına yönelik olduğu
konusunda görüş birliği içindedirler. Allah'ın yapılmasını istediği şeylerde
kullar için çok büyük faydalar, yasakladığı şeylerde ise büyük zararlar
bulunduğu kaçınılmaz bir gerçektir.

İslami
öğretinin kendilerine yüklediği misyon gereği İslam alimleri çeşitli
ibadetlerin yarar ve hikmetleri konusunda öteden beri kafa yormuş, bunların
kişisel pratik yararlarından çok, insan nefsinin arındırılması ve yükseltilmesi
yolunda fonksiyonel hale getirilmesine çalışmışlardır. Bu bağlamda kulların
yapmakla yükümlü tutulduğu ibadetlerin sağladığı bazı faydalar ya da hikmetler
tespit edilebildiği gibi, bu faydaların veya gerçekleştirilmek istenen
amaçların tamamının tespit edilemediği de bir hakikattir.

 Oruç ibadetinin temel hedefi insanları takvaya
eriştirmektir. Bu bizzat Kur'an-ı Kerim'de “Ey iman edenler! Allah'a karşı
gelmekten sakınmanız ve takvaya erişmeniz için oruç, sizden öncekilere farz
kılındığı gibi, size de farz kılındı (…)” (Bakara: 2/183–184) şeklinde ifade
edilmektedir.

 İnsanı manevi bir eğitim sürecine taşıyan
oruç, kulun, kısa sürede kalbi ve ruhu üzerinde birikmiş günah tortusundan
sıyrılmasını sağlar. Böylece oruç, insanı “kad eflaha men zekkaha” ayetinin
sırrına erdirir. Bu, nefsini kötülüklerden arındıranın, kurtuluşa erdiğinin bir
ifadesidir. Nasıl ki sadaka ve zekat, inananları günahlardan temizler, onları
arındırıp, yüceltirse (Tevbe: 9/103) bedenin zekatı olan oruç da (İbn Mace,
Sıyam, 44) insanı nefsinin hakimiyeti altında ezilmekten kurtarır.

Oruç tutan
kişi, nefsinin zincirlerini kırarak Allah'ın ipine sarılmış olur. Nefis insanı
bencilleştirip yalnızlığa iterken, insan Allah'ın ipine sarılmakla sosyal bir
varlık olduğunu iyiden iyiye hisseder. Oruç ayı olan ramazan boyunca toplu
halde yapılan ibadetler birlik duygusunu ruhlara işler. Zengin, fakirle aynı
safta namaz kılar, aynı sofrada yemek yer, zekat, fitre ve fidyeler gelir dağılımındaki
dengesizliğe adeta can suyu olur.

 Oruç, nefsin
isteklerine iradi olarak uzak durma olması yönüyle bir irade eğitimine, açlık
ve susuzluğun verdiği sıkıntıya dayanma yönüyle de sabır eğitimine
dönüşmektedir. Kişinin yaşam sürecinde başarılı bir periyoda sahip olabilmesi
şüphesiz irade eğitiminden geçmektedir. İradesi zayıf insanlar hayatta başarılı
olamadığı gibi, uhrevi açıdan da sonları iyi değildir. çünkü ibadetler hemen
hemen bütünüyle iradesi güçlü insanların ifa edebileceği bir konum ve nitelik
arz etmektedirler. Bu noktada oruç, nefsin isteklerinin kontrol altına
alınmasında, ruhun arındırılıp yüceltilmesinde etkili olmaktadır. Nitekim
orucun değişik biçimlerde de olsa hemen bütün din ve kültürlerde riyazet ve
mücahede yolu olarak benimsenmiş olması bu gerçeği ifade etmesi yönüyle dikkat
çekicidir.

Oruç
ibadetiyle kanaat, tekrar kapımızdan evlerimize girer. Açlık çeken insan
yoksulun, muhtacın durumunu anlar ve kanaat etmenin önemini daha iyi kavrar.
Artık israf edemez olur. Allah Resulü'nün “Kanaat bitmeyen bir hazinedir
(Beyhaki, Zühd, 2/88)” sözü müminin kulaklarında yankılanır. Nimetin eskisinden
daha çok kadrini bilen insan, Allah'a olan şükrünü artırır. Hırsın mahrumiyete,
kanaatin rahmete vesile olduğunu anlar. Allah Resulü'nün “iktisat eden geçim
sıkıntısı çekmez” (İbn Ebi Şeybe, el-Musannef, 5/331) müjdesi hayatında tezahür
etmeye başlar.

 Oruç ibadeti, insana iftar ve sahur ile,
kılınan teravih namazlarıyla, diğer ibadetlerle hayatı disipline etme imkanı
tanır.

Oruç ayı olan
ramazan ayı kulun Rabbine iltica ederek, günahlarının bağışlanması için hayat
yoluna yerleştirilmiş fırsat ve hazinelerle doludur. Kişi, Kur'an üzerinde daha
fazla düşünme imkanı yakalar. Ramazanın getirdiği bereketle, günahların kalp ve
beyin üzerinde örttüğü perdeyi kaldırmasıyla insan, bazı ayetleri daha derinden
hisseder ve anlar.

 Oruç bedenin zekatı olarak, vücutta birikmiş
zararlı unsurların defi için metabolizmaya büyük bir imkan sağlar. İnsanın,
vücudunu diğer canlılardan daha farklı olarak madde ve mananın sırlı ve ahenkli
bir birleşimi olarak görmeye başladığı bu ayda, vücutlar yenilenir, dimağlar
parlar… Allah Resulü'nün “Sumu tesıhhu” “oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız”
sözünü teyit edercesine bedenlerimiz sağlık bulur. (Taberani, Mu'cemu'l-Evsat,
VIII, 174; Münziri, et-Tergib, 2/206)

 Ramazan orucu
ümitsiz insanların bağışlanma ümitlerini yeşerttikleri bir zaman dilimidir.
Oruç, ansızın gelecek sıkıntılara karşı insanlara dayanıklı olmayı öğreten bir
öğretmendir. çocuklarımıza keyifle dinlerini öğrenme ve yaşama fırsatı veren
bir aydır ramazan…

 Allah Resulü, inanıp karşılığını Allah'tan
bekleyerek ramazanı değerlendirenlerin geçmiş günahlarının bağışlanacağını
söylemiştir. (Nesai, İman, 21) Aynı şekilde Allah Resulü, Sahabisi Ka'b b.
Ucre'ye hitaben: “Ey Ka'b! Namaz kişinin Müslüman oluşuna delildir. Oruç ise
sağlam bir kalkandır. Sadaka vermek, suyun, ateşi söndürdüğü gibi günahları
silip süpürür. Ey Ka'b! Haramla beslenerek teşekkül eden et ve kemiklere ancak
ateşte olmak yaraşır. (Tirmizi, Cum'a, 79)” diye söylemiştir.

 Orucun hikmetleri ile hükümlerini anlamak
arasında sıkı bir bağ vardır. Orucun fıkhına taalluk eden kuralların bilinmesi
orucumuzu Allah Resulü'nün bize hikmet olarak bıraktığı sünnetine uygun oruçlar
tutmamıza imkan tanıyacaktır.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.