Kanser hastası oğlunu bal ile tedavi eden baba, arıcılığı meslek edindi

 

24 Temmuz 2019 14:46
Kanser hastası oğlunu bal ile tedavi eden baba, arıcılığı meslek edindi




Ağrı'da yaşayan Abu Bekir Demir (64), lösemi hastası oğluna uyguladığı bal tedavisi olumlu sonuç verince manifaturacılık işini bırakıp, arıcılık yapmaya başladı.


  Ağrı'da yaşayan Ebubekir Demir, 2004 yılında Lösemi olan oğlunun tedavisi
için modern tıbbın yanında alternatif tıpta da çare aramaya başladı. Demir, bir
yolculuk esnasında tanıştığı bir Hekimin tavsiyesi üzerine oğluna bal tedavisi
uygulamaya başladığını söyledi. İlk etapta yaşadığı Ağrı'da lösemi hastası
oğlunun tedavisi için hakiki bal bulmadığını kaydeden Demir, kendi imkânlarıyla
ilk başta 20 kovan arı alıp bal üretmeye başladığını ifade etti. Aynı zamanda
bitkisel ilaçlarla da ilgilenen Baba Demir, ürettiği bal ile birlikte bölgede
yetişen bitkisel ilaçlardan hazırladığı karışımları lösemi hastası oğlu Ramazan
Demir'e (39) yedirerek hastalığına şifa bulmayı başardığını dile getirdi.

Oğlunun lösemiyi bal tedavisi sayesinde yendiğinigören Demir, Ağrı merkeze
bağlı Tezeren köyünde, uzun yıllar yaptığı manifaturacılık işini bırakarak
arıcılık yapmaya başladı. Zamanla kovan ve arı sayısını arttıran Demir,
bunların yanında da en küçük oğlu Danyal Demir'ide Arıcılık Meslek Yüksek
Okuluna göndererek yaptığı işi daha da geliştirdi.

Demir, ayrıca oğlunun bal tedavisi ile kanseri yendiği yönünde çıkan
haberlerle birlikte duyan birçok hastanın da kendisine başvurduğunu ve diğer
hastalarında da tedavilerine yardımcı olduklarını dile getirdi.

''Doktorlar çok ümitli konuşmayınca bu sefer
oğlumu kendim tedavi etmeye karar verdim''

Lösemiden uyguladığı bal tedavisi sayesinde kurtulan oğlu Ramazan Demir'i,
sonrasında evlendirdiğini ve şu anda üç çocuk sahibi olduğunu anlatan baba
Demir, oğlunun hastalık sürecini ve sonrasını şu sözlerle anlattı:

"2004 yılında benim oğlum kan kanserine yakalandı. Önce doktorlarda
çare aramaya başladım. Doktorlar ümitli konuşmayınca bu sefer oğlumu kendim
tedavi etmeye karar verdim. Ben uzun süreden beri bitkilerle uğraşıyordum.
Hangi bitkinin hangi hastalığa iyi geldiğini iyi biliyordum. Ayrıca bir
yolculuk esnasında bir hekimle tanıştım. Durumu anlatınca bana hakiki balın iyi
geleceğini söyledi. Oğluma hakiki bal bulup yedirmem gerektiğini söyledi. Bende
bunu daha önce duymuştum. Ağrı'ya gelince iyi hakiki bal bulamadım. Bende
kendim üretmek istedim. Gidip 20 kovan arı aldım. Oğlumu tedavi edebilmek için.
Bununla beraber arı ürünleri ile oğlumu tedavi etmeye başladım.''

''Arı zehrini bile oğluma enjekte ettirdim''

Oğlunu kanserden kurtarmak için arının bütün ürünlerini kullandığını ve
yörede bulunan şifalı bitkilerle karışımlar oluşturduğunu anlatan Demir, ''Ben
2004 yılında oğluma bal, polen, propolis, arı sütü, arı ekmeği, arı larvası
bunların hepsini oğluma yedirdim. Hatta arı zehrini bile oğluma enjekte
ettirdim. Yöremizde ve yaylamızda yetişen bazı endemik bitkilerin kanser
hastalığına faydalı olduğu biliniyor. Onları da yaptığım karışımlara ekledim.
Oğlumu onlarla tedavi ettim''şeklinde konuştu.

Üç ay süren tedavi sonrasında Ankara'ya doktora gittiklerinde doktorun
şaşkınlığıyla karşılaştıklarını dile getiren Demir, doktorun oğluna dört ayrı
tahlil yaptırmasının ardından, "Arkadaşım siz bu hastamıza ne yedirdiniz?
Oğlunuz kanserin yüzde 80'ini yenmiş'' ifadelerini kullandığını söyledi.

''Bu işi hakkıyla tam yapabilmek adına oğlumu
Arıcılık Meslek Yüksek Okuluna gönderdim ''

Doktora yaptığı tedaviyi anlattığını söyleyen baba Demir, balın şifasına
gözleriyle şahit olduktan sonra memlekete döndüğünde manifaturacılığı bırakmaya
karar verdiğini belirtti. Tamamen arıcılık ve balcılığa yönelen Demir, küçük
oğlu Danyal Demir'i yeni baba mesleği arıcılığa yönelmesi için Arıcılık Meslek
Yüksek Okulu'na gönderdiğini ifade etti. Bu süreçleri anlatan baba Demir,
“Oğlumu doktordan getirdiğim o günden beridir bu işi yapıyorum. Şifalı
bitkileri de iyi bilince bu çevredekilerden oldukça talep alıyoruz. Ayrıca en
küçük oğlumu da okula gönderdim. Bu işi hakkıyla tam yapabilmek adına oğlumu
Arıcılık Meslek Yüksek Okuluna gönderdim. O da okulu bitirdi geldi. Onun
gelmesiyle de işimizi oldukça geliştirdik. Benim lösemi olan oğlum lösemiyi
yendi. Kanseri yendi. Oda şimdi balcılık yapıyor. Ayrıca evli ve üç çocuğu da
var. Gelinim Kahramanmaraşlı. Yani ailecek arıcılık yapmaya başladık. Biz üç ay
çok yoğun olarak oğluma bal ve bal karışımlarını yedirdik. Ondan sonraki
dönemlerde de 1,5 yıl boyunca sürdü. Yaklaşık olarak bu sürede oğlum Lösemiyi
tam olarak sildi. 2004 yılında başlamıştık. 2005 ortaların da doktora
götürdüğümde doktoru tam olarak iyileştiğini söyledi. Biz öylelikle çıkıp
geldik. Allah'a şükürler olsun ki oğlum o gün bu gündür daha doktor yüzü
görmemiş" şeklinde konuştu.

''Arılar doğadan ne topladıysa onu alıyoruz''

Baba Demir, oğlunun kanserden bal ile iyileştirdiğini duyan modern tıptan
ümidini kesen Türkiye'den ve yurt dışından hasılaların talepleriyle çokça
karşılaştıklarını söyleyerek ürettikleri balların diğer ballardan farklı
olduğunu ve bu farkında yaylalarında bulunan endemik bitkilerin çeşitliliği
olduğunu dile getirdi. Iğdır Üniversitesinin yaptığı araştırmalarda
yaylalarında bin 100 çeşit bitki olduğunun ortaya çıktığını belirten Demir,
''Bizim yaylamızda Iğdır Üniversitesinin araştırmasına göre bin 100 çeşit bitki
var. Bunun 400 endemik bitkilerdir. Yani bu da basit bir olay değildir. Bizim
yaylamızda kansere şifa olacak bitkiler çoktur. O yüzden bizim arılarımız o
bitkilerden nektar alıp getirip bal yapınca kalite ortaya çıkıyor. Balımızın
şifa değeri de o yüzden artıyor. Biz bazı seneler kovan başı 30 kilo bal elde
ederken bazı seneler de 20 kilo alabiliyoruz. Arılar doğadan ne topladıysa onu
alıyoruz. Ekstra bir şey yapmıyoruz. Dolayısıyla müşteri potansiyelimiz çok
fazladır. Biz bin 200 ile bin 400 kovan arasında arı besliyoruz. Şu anda
burayla birlikte üç yaylada kovanlarımız var. Yaylalarımız bal doludur. Hepside
katkısızdır'' ifadelerini kullandı.

''Doktorla eş güdümlü bir şekilde uyguladığımız
alternatif bal tedavisi ile olumlu sonuç aldık''

Balın aynı zamanda sarılık, akciğer hastalıklarına, koah, astım, bronşit,
karaciğer rahatsızlıkları, mide rahatsızlıkları ve daha bir çok hastalığa iyi
geldiğini belirten Demir, alternatif tıbbın modern tıptan sonra tercih edilmesi
gerektiğini vurguladı. Demir, ''Tabii her şeyden önce insanlar
rahatsızlıklarının tedavisinde kesinlikle önce doktorlara başvurmaları
gerekiyor. Bize gelen insanlara bunları söylüyoruz ki biz de önce doktora
gittik. Doktorla eş güdümlü bir şekilde uyguladığımız alternatif bal tedavisi
ile olumlu sonuç aldık. Yine söylüyoruz. O yüzden insanlar alternatif tıptan
önce kesinlikle modern tıbba başvurmalılar. Doğru olan budur. Bitkisel ilaçlar
da önemli ve faydalıdır. Zaten ilaç sanayinin özü de bitkilerdir. Son olarak
bal tedavisi ile kanseri yenen bir tek benim oğlum değildir. Bunun birçok
örneği vardır'' diye konuştu.

Demir ailesinin küçük oğlu olan Arıcılık Meslek Yüksek Okulu mezunu Danyal
Demir ise yaptığı konuşma da doğal balın bilimsel olarak şifa olduğunu dile
getirerek şu ifadeleri kullandı:

''Yaklaşık 17 yıldır bu işi yapıyoruz. Ağabeyim kanser hastalığına
yakalandıktan sonra babam 20 kovan arı aldı. Arıcılığa başladık. Ağabeyimin
hastalığına da iyi gelince bu işi yapmayı sürdürdük. Tabii ben de neden bu işin
modern eğitimini almayayım diye düşündüm ve bu okulu bölümünü okudum.
Bölgemizde kekik, geven, diken gibi önemli nektar kaynakları oldukça fazla.
Bitki floramız çok geniş. Türkiye'de bulunan 17 çeşit kekiğin 12 si bölgemizde
mevcut. Bu şekilde arıcılık yapıyoruz. Balımız bu yüzden son derece
kalitelidir. Katkı maddelerinden oldukça uzak durup hakiki bal elde ediyoruz.
Aynı zamanda arı sütü propolis, arı larvası apinarli ve arı havası bunları da
teneffüs ediyoruz. Ve gelen hastalara müşterilerimize öneriyoruz. İsteyenleri
yaylaya getiriyoruz. Kendimde iltihaplı romatizma hastasıyım. Arı iğnesi
kullanıyorum tedavimde. Belime enjekte ediyorum. Arı sütü bol bol yiyorum. Bu
ürünleri tüketiyorum ve iyi geliyor. Hem kendim faydalanıyorum. Hem de
insanlara faydalı olmaya çalışıyoruz. Balın kanser hastalığına iyi geldiğinin
bilimsel olarak da açıklaması var. Avrupa da bazı üniversitelerin yapmış olduğu
araştırmalarda kansere iyi geldiği saptanmıştır. Arı tedavisinin kemoterapinin
zararlı etkilerini ortadan kaldırdığı kanıtlanmış. Aynı zamanda üretilen balın
bölgesinde şifa değeri yüksek bitki sayısı da fazlaysa şifa değeri artıyor.
Tabi bu modern tıbbın ilaçları ile desteklenirse daha olumlu sonuç veriyor.
2016 yılında yapılan bir araştırma sonucunda da zaten arı ürünü olan propolis
doğa da ki en büyük antibiyotik olarak seçilmiş ve kanser hücrelerini
küçülttüğü tespit edilmiştir.''  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.