Korona Sürecinde Tefekkür ve Tevekkül

 

04 Mayıs 2020 18:45
Korona Sürecinde Tefekkür ve Tevekkül





  Daha önce
yaşamadığımız, bilmediğimiz ve anlamakta zorlandığımız bir süreç içindeyiz.
Aklımıza cevabını bilemediğimiz sorular geliyor. Ne oldu dünyaya? Yeni bir
hayat düzenine mi geçtik? Bundan sonra her şey eskisi gibi olacak mı? Salgından
korunma önlemleri, yeni ve kalıcı takıntılarımız mı olacak? Sosyal yaşamımızı
da yeni takıntı ve kaygılarımıza göre mi belirleyeceğiz?

Alınan
karantina önlemleri ile alıştığımız ve şükretmeyi akıl edemediğimiz birçok
nimet elimizden alınmış gibi hissediyoruz. Oysa ki her şeyin her zaman aynı
şekilde devam edeceğini sanıyorduk. Şükredilmeyen nimetlerin elimizden
alınabileceğini unutmuştuk. Elimizden alınan nimetlerin değerini fark ettiğimiz
bu süreçte, elimizde kalan nimetler için de nankörlük etmeye devam ediyoruz.
Şükürde eksikliğimiz sadece sahip olduklarımıza yeterince şükretmemekle sınırlı
değil. Daha kötü neler olabilirdi de olmadı diye de düşünüp şükretmiyoruz.

“Hani
Rabbiniz, ‘Eğer şükrederseniz size (nimetimi) daha çok vereceğim, nankörlük
ederseniz hiç şüphesiz azabım pek şiddetlidir!’ diye bildirmişti.”

(İbrahim
Suresi, 7)

Boş zamandan
ve evde kalmaktan sıkıldık. Biraz kendimize dönüp, ailemize ve evimize vakit
ayırmamızın zamanı gelmemiş miydi? Gerçekte evde ve ev halkıyla birlikte olmayı
unutmuştuk. İhmal ettiğimiz aile ilişkilerimizle yüzleştik. Hayatımızın merkezi
fazlasıyla ev dışına, başkalarına ve kalabalıklara taşınmıştı.

Virüsten
etkilenmeyen makam, millet, coğrafya olmadığını ve Allah’tan başka sığınılacak
bir yer olmadığını bütün dünya ile birlikte gördük.

Bütün dünyayı
etkileyen bir virüsle Rabbim bize ne fark ettirmek istedi?

Karantina
sürecinin üç aylara denk düşmesi nasıl bir tevafuk oldu?

Görünmeyen bir
virüsten korkup sakındığımız kadar, Allah’tan korkup, ona sığındık mı?

Yaşamımızı
virüsten korunmak için düzenlediğimiz kadar Allah’ın bildirdiği kurallara göre
düzenledik mi?

Bu virüs
salgını bizlere aczimizi, küçüklüğümüzü ve güçsüzlüğümüzü anlamamız için bir
fırsat oldu mu?

Her şerde bir
hayır olduğu gibi bu süreçte de hayırlar olabileceğini düşündük mü?

“Size zor
geldiği halde savaş üzerinize farz kılındı. Hakkınızda hayırlı olduğu halde bir
şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu halde bir şeyden
hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz ise bilemezsiniz. “

(Bakara
Suresi, 216)

Hz. Peygamber
(sav) şöyle buyurdular:

“Mü`min
kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır! Zira her işi onun için bir hayırdır. Bu
durum, sadece mü`mine hastır, başkasına değil: Ona memnun olacağı birşey gelse
şükreder, bu ise hayırdır; bir zarar gelse sabreder, bu da hayırdır”.

Ravi :
Süheyb İbnu Sinan R.Anh- (Hadis No : 10, Kütübü Sitte)

Resulullah
(sav) şöyle buyurmuştur:

“Mü`min
kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık, bir üzüntü hatta ufak tasa isabet
edecek olsa, Allah onun sebebiyle mü`minin günahından bir kısmını mağrifet
buyurur.”

Ravi : Ebu
Hüreyre ve Ebu Said R.Anhüma- (Hadis No : 4692, Kütübü Sitte)

Karantina
süreci, dünya hayatı imtihanın sorularından biri olabilir mi?

Her can
ölümü tadacaktır. Denemek için sizi kötü ve iyi durumlarla imtihan ederiz.
Sonunda bize geleceksiniz.

(Enbiya
Suresi, 35)

Bugünlerde ne
yaptığımızın, zamanımızı nereye harcadığımızın ve nasıl değiştiğimizin
cevapları bizi memnun ediyor mu? Hesabını vereceğimiz nimetlerden biri de “boş
vakit” olduğuna göre her zaman olduğu gibi bu süreçte de boş vaktimizde ne
yaptığımız çok  önemli.

Resulullah
(sav) buyurdular ki:

“İki
(büyük) nimet vardır, insanların çoğu onlar hususunda aldanmıştır: Sıhhat ve
boş vakit.“

Ravi : ibnu
Abbas R.Anh- (Hadis No : 5983, Kütübü Sitte)

Nasıl bakarsak
öyle görürüz. Nasıl görürsek öyle algılarız. Nasıl algılarsak öyle yaşarız.
Nasıl algılarsak da yakınımızdakilere de öyle de algılatırız. Bu süreci nasıl
algılayıp, yaşadığımız da yakınımızdakilere sirayet eder. Tedbir ve tevekkül
ile, sıkıntıların da  Allah’a yönelmeye
bir vesile olabileceğini fark edelim.İnanç ve tevekkül her durumda insanın
işini kolaylaştırır.

De ki:
“Allah bize ne yazmışsa başımıza ancak o gelir, O bizim mevlâmızdır.” Müminler
yalnız Allah’a güvenip dayansınlar.

(Tevbe
Suresi, 51)

Allah sana
bir zarar verecek olursa, onu O’ndan başka giderecek yoktur. O senin hakkında
bir iyilik dilerse onun lütfunu engelleyebilecek de yoktur. Bunu kullarından
dilediğine nasip eder. Bağışlayan ve esirgeyen O’dur.

(Yunus
Suresi, 107)

Resulullah
(sav) buyurdular ki:

“Kul,
hayrıyla, şerriyle kadere inanmadıkça, kendine (hayır ve şerden) isabet edecek
şeyi atlatamayacağını, (hayır ve şerden) kaçacak olan şeyi de yakalamayacağını
bilmedikce iman etmiş olmaz.”

Ravi :
Cabir R. Anh- (Hadis No : 4829, Kütübü Sitte)

İçinde bulunduğumuz
süreci doğru anlayarak, hem kendimiz hem de başkalarının sağlıklarını korumak
zorundayız. Evimizde, yakınlarımızla birlikte olabilmeyi, kendi kendimize
yetmeyi, her konuda ifrat ve tefritten uzak olabilmeyi öğrenmek ve uygulamak
durumundayız.

Ayrıca bu
süreçte gördük ki katıldığımız veya yaptığımız birçok şey için fiziksel olarak
bir araya gelmemiz de gerekmiyormuş. Evimizden de eğitim, sohbet ve çalışmalara
katılabiliyormuşuz. Bundan sonra da birçok çalışmayı aynı şekilde
yürütebileceğimizi gördük.

Asra yemin
ederim ki, insan gerçekten ziyandadır. Ancak iman edip dünya ve âhiret için
yararlı işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye
edenler başkadır.

(Asr
Suresi, 1-3)

Bir adam
Resulullah (sav)`a gelerek:

“Hayvanımı bağlayarak
mı yoksa serbest bırakarak mı Allah`a tevekkül edeyim?” diye sormuştu.

Ona: “Bağla
ve tevekkül et!” buyurdu.

Ravi : Enes
R.Anh- (Hadis No : 5977, Kütübü Sitte)

Allah,
yaşadığımız bu karantinalı günlerin içinden hayırlısı ile çıkıp, yaşamımıza daha
iyi bir yön vermemizi nasip etsin ve bu günlerde sahip olduğumuz nimetleri de
aratmasın. Hepimizi niyeti hayırlı, inancı sağlam, bakışı olumlu ve tedbirini
alarak tevekkül edebilenlerden eylesin.

Dr. Hatice
Şenel, Eğitimci, Yazar  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.