Ruh sağlığı konusunda yeterli imkanların yanı sıra, yeterli bilinçlenme de yok
Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi Derneği (RUSİHAK), Türkiye’deki ruh sağlığı hastanelerinde yaşanan hak ihlalleriyle ilgili yaptığı çalışmaları raporlaştırdı. Zihin ve ruh sağlığı alanında hak temelli çalışmalar yürüten RUSİHAK, Eylül 2011’den bu yana İstanbul, Ankara, Manisa, Adana, Elazığ ve Samsun’da bulunan Sağlık Bakanlığı’na bağlı ruh sağlığı hastanelerinde bağımsız sivil izleme çalışmaları yürüttü. Hastanelerdeki hiyerarşik yapılanmanın altını çizen RUSİHAK raporunda, “Bu hiyerarşide en şanssızlar, bu hastanelerden hizmet alanlar. Özgürlükler mahrum bırakıldıklarını biliyoruz. Ama bunun da ötesinde insanlık onurunu zedeleyici koşullarda tutuluyorlar. Hastanelerin bazı servislerinde tüm insan hakları ihlalleri aynı anda mevcut. İstanbul'daki iki hastanede kalanların yüzde 50'si Yetiştirme Yurtları'ndan gelen gençlerden oluşuyor" denildi. RUSİHAK'ın 2013 Türkiye Raporu'na göre;- Ruh sağlığı kurumları “depo hastaneler” olarak işliyor, yani hastanede kalması gerekmeyen, toplum içinde yaşayabilecek kronik hastalar hastanede tutuluyor.- Hastaneler arasında büyük bir standart farkı var. Hasta başına düşen doktor, hemşire, psikolog, sosyal çalışmacı ve yatak sayısı değişse de, hastanelerdeki yaşam koşulları ve tedavi standartları aynı.- Kurumlarda hekimden başlayarak meslek gruplarından aşağı inen, en altta hizmet alanın yer aldığı hiyerarşik bir yapılaşma söz konusu. Hizmet alanın en altta olması zaten bir sorun ama profesyoneller arasındaki hiyerarşi, tedavinin en üstteki hekim tarafından belirlenmesi ve diğer profesyonellerin ciddiye alınmaması sonucunu doğuruyor.- Hastanelerde sadece ilaca dayalı tedavi uygulanıyor. Rehabilitasyon, terapi ve kişileri güçlendirmeye yönelik destek mekanizmaları yok.- Hastalara, uygulanacak tedavi konusunda, ilaç dışındaki tedavi seçenekleri ve tedaviyi reddetme hakkı konusunda bilgilendirme yapılmıyor. Çalışanlar "psikiyatri hastasına tedaviyi reddetme hakkı söylenmez, haklardan bahsetmez tedaviyi aksatır" tavrıyla yaklaşıyor.YETİŞTİRME YURTLARINDAN AKIL HASTANELERİNE- Devlet kurumlarından ruh sağlığı merkezlerine gönderilen hastaların çoğunu rehabilitasyon merkezleri ya da sığınmaevlerinden gelen, taciz ve tecavüz mağduru kadınlar oluşturuyor. Bu hastalara da terapi olmaksızın sadece ilaç tedavisi uygulanıyor.- Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin Çocuk ve Ergen servisinde yatanların yüzde 50’sini İstanbul’da iki devlet yetiştirme yurdundan gelen gençler oluşturuyor.- Hemşirelerin yüzde 99’u psikiyatri hemşiresi değil, bu nedenle de verilen hizmetin kalitesinin çok düşük olduğu kendileri de ifade ediyor.KIZDIKLARI HERKESİ YATAĞA BAĞLIYORLAR- Binaların fiziksel koşulları çok kötü. Kapıları olmayan yarı açık servisler var. Banyoların kapıları yok. Hastalar soyulup çıplak bekletiliyor, 4-5 kişilik kabinlerde topluca yıkanıyorlar.- Hastalara eşit bireyler gibi değil, insanca ihtiyaçlarını gidermeye hakkı yokmuş gibi davranılıyor. Tedaviden çarşaf değiştirmeye, her şeyde özensizlik var.Tecrit büyük bir sorun. Çalışanların kızdıkları herkesi yatağa bağlama hakları var ve denetlenmiyorlar. Yarım saati aşan bağlamalar yasakken, 20 saat bağlanan hastalar söz konusu.- Hastalar uygulanan tedaviler konusunda bilgilendirilmediği gibi, temel hakları konusunda da bildirilmiyor. Şikayetlerini dile getirebilecekleri bir merci yok. Şikayet dilekçeleri hasta dosyasına konulup doktora veriyor (şikayetçi olunan kişi doktor bile olsa).
29 Haziran 2014 15:02