Sanal dünya ve kadının sorumluluğu

 

25 Haziran 2020 14:59
Sanal dünya ve kadının sorumluluğu





  Çağımızın en çetin imtihanlarından biri de internettir. Yıllar
önce televizyon evlere yeni yeni girmeye başladığında, bunun bir afet olacağını
düşünen duyarlı Müslümanlar, televizyonun cihaz olarak helal, ancak
programlarından dolayı içerik olarak haram olduğunu söylediler. Sonraları bu
hassasiyet gittikçe azaldı ve içinde televizyonun olmadığı ev kalmadı.
Teknoloji gelişti, ilerledi ve maalesef mütedeyyin Müslümanların evlerinde bile
dev ekranlar odaların başköşesinde yerini aldı.

Uydu yayınlarının yaygınlaşması, çanağı olmayan televizyon
yayınlarına nispeten daha büyük şerler içeriyordu. Daha sonra internet yayıldı
ve hemen her evde kendine yer buldu. Ölçüsüz olarak kullanılan internetin uydu
yayınlarından geri kalır bir yanı yoktu. Hatta sanal ortamda canlı iletişimi
içermesinden ötürü internet, uydu yayınlarından daha zararlı bir konumdaydı.

Bu aşamalara 30–40 yaşlarındaki herkes şahit olmuştur. Yani çok
da uzun bir tarihi süreçten söz etmiyoruz. Bu süre boyunca insanlığın hızla
manevi çöküşüne şahit olduk. Çok rahat diyebiliriz ki teknolojinin bu yükselme
ve ilerleme süreci, ters orantılı olarak insanlığın ahlaki çöküşünü de
beraberinde getirmiştir.

Müslümanlar, teknolojiye düşmandır gibi bir algı doğru değildir.
Bir ürünü, kullanım amacına göre faydalı ya da zararlı hale getirmek insanın
elindedir. İnternet de aynı şekildedir. Sanal bir dünyadır ve gerçek dünyadan
belki yüzlerce, binlerce kat daha büyüktür. İçinde tıpkı şehirlerdeki gibi,
suçluların, günahkârların kol gezdiği ve insanı insanlıktan çıkaran yerler
vardır. Gerçek dünyada iyilik veya kötülük olarak her ne varsa aynısının daha
fazlası internette de vardır.

İnsanlık
bu sanal dünyanın cenderesinde çırpınmaktadır. Bacılarımız da toplumun bir
unsuru olmaları nedeniyle haliyle aynı tehlikeyle karşı karşıyadırlar.
Çocuklarımızı, genç kız ve erkek kardeşlerimizi bu sanal afetin tehlikelerine
karşı mücehhez kılmamız bu günün belki de en önemli vazifelerinden biridir. Bu
vazifenin asıl muhatapları da “KADINLARIMIZ”dır.

Bir
kadın, eşinin saatlerce internet başında vaktini öldürmesine seyirci kalıyorsa,
çocuğunun kendi özel odasında internete müsaade ediyorsa, kendisi de saatlerce
akıllı telefonlarla meşgul oluyorsa bu kadın; “Cennet
anaların ayakları altındadır.” hadisinde geçen anne
vasfına sahip olmama riskiyle karşı karşıyadır.

Evli
bacılarımızın bu afetin zararlarını bertaraf edebileceklerine inanıyoruz.
Bacılarımız, bu çağın en büyük şeytani oyunlarını alt edebilecek, kendilerini,
eşlerini, çocuklarını ve yakın ilişkide oldukları genç kızları ve bayanları bu
afetten kurtarabilecek bir güce sahiptirler. Çünkü Allah’a, ahirete, hesap
gününe, cennet ve cehenneme inanıyorlar. Ne mutlu size ki; bu cihadın anahtarı
sizlerin elindedir!

Evet, anahtar sizdedir, ne yapabileceğinizi de bilirseniz,
Allah’ın izniyle bu beladan kendinizi, eşlerinizi, çocuklarınızı ve çok sayıda
bayanı koruyabileceksiniz. Bacılarımız, aşağıda sıralanan maddelere hakkıyla
riayet ederlerse, inşallah ailenin huzur ve saadetine büyük katkı
saylayacaklardır.

–Evinize; resmi bir takım işlemler veya benzer bir takım zorunlu
sebepler yoksa kesinlikle internet bağlantısı kurmayın. Bu zorunlu ihtiyaçlar
bir yakınınızın evinde giderilebiliyorsa o şekilde karşılamaya çalışın. Söz
konusu ihtiyaçlardan dolayı internetin zorunlu bir ihtiyaç olduğunu vicdanınıza
kabul ettirdiğiniz anda bu yoldaki ilk tehlike ile karşı karşıyasınız demektir.
Bundan sonra daha zorlu bir süreç başlayacaktır.

–Kadınlarımızın, akıllı telefon diye zaruri bir ihtiyaçları
yoktur. Sıralanan sebepler, mazeret değil, bahanedir. Bir bayanın bu çağda
elbette bir telefona ihtiyacı olacaktır. Tuşlu, sade bir telefon da bu
ihtiyacınızı karşılayabilir. İlla da akıllı telefona dokunmak, gezinmek gibi
bir ihtiyacınız varsa, içine sim kart takılmamış bir tablet de işinizi
görecektir.

–Ailenin yozlaşması ve hassasiyetlerini kaybetmesi, anneden
başlar. Anne zamanını kulağında telefonla tüketiyorsa, eşinin veya çocuklarının
daha beter bir hale gelmesine zemin oluşturuyor demektir. Siz bunu yaparsanız
başkasını engelleyemezsiniz.

–Bir insanın telefonla konuşması çok doğaldır. Telefonla hal
edilmesi gereken işler 3–5 dakikada sonuçlandırılabilir. Bu süreyi aşacak kadar
konuşacaksanız, muhatabınızla yüz yüze görüşüp işinizi görün. Saatlerinizi alan
bir konuşma, yüz yüze konuşmayı gerektiren bir konuşmadır ve telefonla bu
işinizi halledemezsiniz. Sadece zaman kaybı olacaktır.

–Hiçbir
iş, aile fertlerinin ihmal edilmesine mazeret olamaz. Olsa olsa bahane
olur. “Benim işlerim çoktur, ailemle yeterince
ilgilenemiyorum.” diyen bir eş yanılgı içindedir. Bizim
en mühim işimiz eş ve çocuklarımızla yeteri kadar ilgilenmek, sorunlarını
dinlemek, nasihat etmek, zaman ayırmaktır. Hele saatlerini telefon veya
bilgisayar başında harcayıp ev halkına yabancılaşan bir aile reisini, reis
olarak düşünemeyiz. İşin bu noktaya gelmesine müsaade
etmeyin. Taviz tavizi doğurur. Başta bu işin önünü almazsanız, yuvanızın
yıkılışını yaşlı gözlerle izlemek gibi bir sonuçla karşılaşabilirsiniz.

–Durum çok ciddidir ve çok vahimdir. Kesinlikle hafife almayın.
Sıcak ve huzurlu bir aile, bu dünyanın en büyük güzelliklerindendir. Bunu
kaybetme riski her zamankinden daha çoktur. Yuvanın birliğinin korunamamasında
kadının da rolü az değildir. Kadın başarılı ise erkek ne kadar umursamaz olursa
olsun, yuva korunacak ve erkek de olması gerektiği gibi olacaktır inşallah.

–Çocuklarımız geleceğimizdir. Unutmayın ki her şeyimizi, en
önemlisi de davamızı bu çocuklara bırakacağız. Allah’ın dinini bıraktığımız
çocuklarımızı, bu mukaddes yükü taşıyabilecek bir şekilde yetiştirmemiz
gerekir. Bunun da asıl mimarı kadındır. Hem gerçek dünyada, hem de sanal
dünyada çocuğumuzu kapıp yutacak sayısız tehlikelerin olduğunu hatırdan
çıkarmayın. Evde internet kullanma zorunluluğu varsa, oturma odasında, her
yönden ekranı görülebilecek bir noktada olmalı, internet kullanım saatleri
belirlenmelidir. Bu konularda taviz vermeyin.  Günlük bir saat internet
kullanımı ideal olanıdır. İki saat olursa çoktur, daha fazlası hızla bağımlılık
oluşturacaktır. Bir süre sonra evinizde internet bağımlısı bir hastanız vardır
demektir. İnternetin şifresini sadece siz bilin. Çocuklarınız bilmesin. Evde
olmadığınızda interneti kesmelisiniz. Bu küçük tedbirleri hemen her anne baba
alabilir. Külfeti az ama getirisi çok olan tedbirlerdir.

–Bir çocuğun, internette serbest gezmesi, istediği saatlerde,
istediği kadar ve kendi odasında bunu kullanması demek, çocuğu kaybetmek
demektir. O çocuk ne size ne de Müslümanlara yar olur. Belki düşman olur.
Sorumlusu da siz olursunuz. 10–12 yaşlarında olup birkaç kez görmemesi gereken
görüntülerle karşılaşan çocukların psikolojisi alt üst olur. Bu bazen travmaya
bile sebep olabilir. Birçoğu bu travmaya maruz kalmıyor ama bu kez de bağımlı
bir hale geliyor. Bunlar tıbbi gerçeklerdir ve batılı ülkeleri de tehdit
ediyor. Onlar da bunun çaresini bulmak için çaba sarf ediyorlar. Burada
bahsettiğimiz bağımlılık oyun veya internet bağımlılığının daha ötesi bir
durumudur ki buna müstehcenlik veya p. bağımlılığı deniyor. Böyle çocukları maalesef
evlenme çağına geldiğinde evlilik bile kurtaramıyor. Bunlar üzerinde yapılan
araştırmalar, evliliğin beklenen faydayı veremediğini ortaya koyuyor. Kısa
süren ve boşanmayla sonuçlanan evliliklerin en önemli sebebi budur. Daha da
kötüsü cinsel sapkınlıkların olmasıdır. Bu konuda daha fazla ayrıntıya girmek
istemiyoruz. Ama siz en kötüsünü düşünebilirsiniz. İşte bu çocuklarımızın
vebali bizim boynumuzdadır.

–Yakın ilişkide olduğunuz genç kız ve bayanlara da bu tehlikeler
konusunda sürekli ikaz ve hatırlatmalarda bulunun. Bu tehlikenin herkes için
olduğunu hiç kimse unutmamalıdır. Zamanında İslam’ı okumuş, hatta hizmet etmiş
birçok genç kız ve bayanın masum bir şekilde bu tehlikeli alana girip
kendilerini kaptırmaları sonucu aileleri dağılmış, dünyaları harap olmuştur.
Birbirine yakın bayanlar birbirlerinin güzellik ve zaaflarından genelde
haberdar olurlar. Sevdiğiniz bir arkadaş veya yakınınızın bu yönü ile
zaaflarını gördükten sonra bunları gizlemeniz ve söylenmesi gereken kişilerle
paylaşmamanız ona iyilik değil, kötülük etmektir. Çünkü bu davranışınızla onun
dünya ve ahiretinin heba olmasına göz yumuyorsunuz demektir.

Son olarak diyoruz ki yasak ağaca yaklaşmayın ve yaklaştırmayın.
Siz yaklaşırsanız eş ve çocuklarınız da yaklaşır. Siz uzak durursanız onları
uzak tutacak kudrete sahip olursunuz.   



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.