ARTAN MUTSUZLUK

 

21 Temmuz 2020 10:58
ARTAN MUTSUZLUK





   “Şöyle bir evim, şöyle mobilyalarım hiç olmadı. Yirmi yedi senemi boşa geçirdim!”
Yukarıdaki cümleye, sosyal medyada, bir hanımın
hayli gösterişli olan salon
fotoğrafının altında yorum olarak
rastladım. Yorumu yapan kişinin profiline
baktığım zaman orta yaşı geçkin bir hanım gördüm. Bir süre ekrana uzun uzun baktım, kalbimde oluşan sızı tarifsizdi.
Sosyal medyayla birlikte, daha doğrusu sosyal medyada giderek artan gösterme tutkusuyla
öyle bir yere
geldik ki eğer zorla oluşturulan bu standarda göre evini düzemediyse bir kadın, biraz da güveni eksikse, değerli hissetmemişse kendini bir şekilde, dünyaya
boşuna geldiğini düşünebiliyor. O koltuk bende yok, böyle bir koltuk
takımı alamadıysam boşuna yaşadım, diyebiliyor.
Tam olarak nasıl bir yerdeyiz, görebiliyor
muyuz?
Bu dünyada yaşarken dünyanın düzeninin bir parçası olmamak mümkün değil. Elbette heves etmek, almak, beğenmek, kullanmak günah değil, ayıp değil.
Herkese aynı oranda ve biçimde nasip, rızık düşmez; hikmetini Allah bilir, bizler iman ederiz.
Sonunu düşünen; neyi, neden ve ne ölçüde yaptığına bakar; her nimetin hesabını ve emanet olduğunu hatırında tutarak...
Yine de alanla, yapanla yok bir kavgamız, israf
etmesine gelince o da ayrı bir sorun. Ama alabildikleriyle, sahip olduklarıyla,
farkında olarak veya olmayarak, kalbinde bin bir yarası ve kırık hevesleri olan
nice insana yukarıdaki gibi cümleler kurdurmak… Güzel midir? İyi midir?
Elbette böyle fotoğraflara bakarak boşuna yaşamış olduğunu düşünenin haklı olduğunu söyleyemeyiz. Eksik
kalan birçok hisle birlikte böyle derin hüzünler duyabiliyor insanlar bugün. Oysa o kadar çok ayet var ki bizi uyanık tutacak,
kendimize getirecek: “Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?” (En’âm, 6/32)
“Allah rızkı dilediğine bol verir, (dilediğine de) kısar. Onlar ise dünya hayatı ile
sevinmektedirler. Hâlbuki dünya hayatı, ahiretin yanında çok az bir
yararlanmadan ibarettir.” (Ra’d, 13/26)
“Mallar ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür.
Baki kalacak salih ameller ise, Rabbinin katında, sevap olarak da ümit olarak
da daha hayırlıdır.” (Kehf, 18/46)
“(Dünyalık olarak) size verilen her şey, dünya hayatının geçimliği ve süsüdür. Allah’ın katındaki ise daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?” (Kasas, 28/60)
Bunları ve daha nicelerini maalesef okumuyoruz.
Nefsimize göre yaşıyor “Etkilenen takip etmesin!” diyerek
vicdanlarımızı susturuyoruz. Bu gösteriş hâlinden etkilenen
kalbe de elinde bulunan her nimeti göstermek isteyen kalbe de hüzün duyulur.
27 senesine, gösterişli evi ve mobilyaları olmadığı için ziyan
nazarıyla bakan o hanıma ve buna sebep olan paylaşıma üzülüyorum. Bilmiyorum
o hanım hiç yetim başı okşamadı mı? Misafirine bir kap yemek yapmadı mı? 27 sene kim bilir neler yaşadı, hiç sabretmedi mi, dua etmedi mi? Birine selam
verip tebessüm de mi etmedi hiç? 27 sene bir kadın o yuvayı nasıl güzel kıldı kim
bilir. Kaç kusur örttü, işlediği kusurlar için kaç kez tövbe etti kim bilir. Hiç mi üzülmedi, hiç mi bir yaraya
merhem olmak istemedi? Cehennemden sığınıp cenneti arzu etmedi mi? Bir hastaya “Geçmiş olsun.” demedi, bir ölüye Fatiha okumadı mı? Ekmeğini kimseyle bölüşmedi mi?
Bunların hepsi nereye gitti?
İnsan kalbini
hissettiği anları birbirine eklemeyi
öğrense. Kalbinin yerini bilebilse. Derinden hicap duydum hadiseye. Çünkü biliyorum o
hanım yalnız değil. Ve iç çekilen şey aslında sadece bir koltuk takımı değil.
Sırf daha fazla iltifat ve beğeni alabilmek yahut nefsen tatmin olmak, nimeti
ispat etmek için böyle acı iç çekişlere sebep olmaya
değer mi? Aldığımız, emanetçisi olduğumuz her şeyi insanların gözüne sokmazsak elimizdeki eksilmiş mi olacak? Neyi neden ispat etmek istediğimizi kendimize soralım.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.