Hedeflerini 12’den Vuranlar

 

01 Ağustos 2020 15:10
Hedeflerini 12’den Vuranlar





  Hayata tutunduğu ilk andan itibaren her insanın geleceği için
belirlediği bir hedefi vardır. Kimisi, bu hedefin rotasını uzun tutar ve hep o
doğrultuda ilerlemenin planını yapar. Kimisi, çok kısa süreli programlarla
önüne çıkan fırsatlar ve imkânlar doğrultusunda zikzaklar çizer.

Elbette
kader ve kaza olgusu, insanların hayatını belirlemede ve hedeflerinin
gerçekleşmesinde büyük bir pay sahibidir. Ancak irade ve azim nimeti, insana
bahşedilmiş çok güçlü iki silahtır. İnsanoğlunun meyli ve tercihleri ne
yöndeyse, imtihanı ve başarısı da o yönde seyreder. Çaba gösterdiği ve gayret
ettiği amaç ne ise elde ettiği veya edeceği kazanç da o olacaktır.

Ne
güzel tabir eder Mevlana: “Sen hiç buğday ektin de arpa bittiğini gördün
mü?”

Allah-u
Teâlâ insanoğlunu var etmeyi dilediğinde, bir amaç üzere bunu murat etti. Ve
meleklerin itirazlarına rağmen bu yaradılış, amacına “Ben cinleri ve insanları
yalnızca bana kulluk etsinler diye yarattım” (Zariyat / 56) ayeti
ile ulaştırıldı.

Varlıklar
içerisinde, amaçsız ve gayesiz bir yaradılış mevcut değildir. Kulluğu
varlığımızın merkezine yerleştirdikten sonra bütün ilimler birer numune-i
rahmana ulaştırır. Çalışma ve güzel hasletlerle sürdürülen gayretler, hem Allah
katında hem de insanlar nazarında takdire şayan bir meziyete dönüşür. Hz. Âdem
(AS)’den Resulullah Efendimiz (SAV)’e kadar bütün peygamberlerin, mücadeleleri
boyunca birer hedefleri vardı. Bu uğurda kendilerine isabet eden bütün çilelere
göğüs gererek, asırlar sonrasına ulaştıracakları hedefler için sebat ettiler.

Topluma
yön verecek nice âlimler, bilginler, filozoflar da hayatlarıyla birer numune
olup, insanları inançlarıyla çelişmeden büyük başarılara ulaştırmışlardır.

Bu
mümtaz şahsiyetleri uzak ve yakın tarihimizde fazlasıyla görmek mümkün ve
inşallah gelecek nesle öncülük edecek, daha nice bilginlerimiz de
yetişmektedirler.

Müslümanlardaki
batı hayranlığı be batı bilginlerine duydukları meftuni muhabbetleri, kendi
âlim ve bilginleri hakkında mahrum bırakmıştır. Gök bilimi, matematik ve doğa
bilimleri alanında; Biruni. Tıp ve Felsefe alanında; İbn-i Sina. Tıp ve
astronomi alanında; Farabi…

Bir
filozof ve bilim adamı olarak Farabi gibi her biri batının gıpta ile takip
ettiği isimler, Müslümanların bilim alanındaki başarılarını simgelemişlerdir.
Bunların yanı sıra, yakın tarihte yer alan 20. Yüzyıldan günümüze kadar yaşayan
onlarca İslam bilgini, dünya çapında ilim ve buluşlarıyla kendilerinden söz
ettirmişlerdir. Bu şahsiyetlerin yaşamlarını canlandırmak adına bir kaçını
kısaca hatırla(t)mak, bizlerin azim ve gayretine birer numune olacaktır.

İlk
olarak anacağımız şahsiyet, kendi ülkemizin eşsiz âlim ve düşünürü Bediuzzaman
Said Nursi’dir. Kendisi, 20. yüzyılda (1878-1960) yetişmiş en büyük İslam
âlimlerinden biridir.

İlme
ve ilmin öncülüğüne çok erken yaşlarda başlayan üstad, hayatı boyunca İslam
ahlakını savunmuş, materyalist felsefeye, din ve mukaddesat aleyhtarı insanlara
karşı büyük bir mücadele vermiştir. 6000 sayfalık dev eseri Risale-i Nur, hem
çok derin bir Kur’an tefsiri, hem de materyalist felsefeyi çürüten ve iman
hakikatlerini en iyi şekilde ortaya koyan çok önemli bir eserdir. Bediuzzaman,
mütevazı üslubuyla ahiret, kader, iman gibi birçok konuyu, o güne kadar hiç
açıklanmamış bir şekilde anlatmış ve milyonlarca insanın imanının kurtulmasına
vesile olmuştur.

Diğer
bir örnek; müfessir, âlim ve yazar Ebu-l Ala El Mevdudî’dir.

Mevdûdi,
20. yüzyılda (1903-1979) yaşamış en önemli âlimlerin başında gelmektedir. O
âlim, düşünür ve lider kimliğini bir arada taşıyabilen yakın tarihin şahit
olduğu ender birkaç insandan biridir. İlimle dolu dolu geçen hayatı, bitmek
bilmeyen azim ve çalışkanlığı, ümmetin yaşadığı sıkıntıları merkeze alarak
yazdığı eserleri, 76 yıllık ömrüyle hayatı ve fikirleri üzerine çokça durulması
gereken çağımız Müslüman önderlerindendir.

Muhammed
İkbal (1877-1938): Pakistanlı İslam âlimi, şair, filozof ve politikacıdır.
Şiirleri, Çağdaş Urdu ve Fars edebiyatının en önemli yapıtlarındadır. Allâme
İkbal olarak da bilinir. Hindistan’daki Müslümanların bağımsızlık mücadelesini
ilk defa dile getiren kişidir.

Ali
Şeriati (1933-1977): İranlı Müslüman sosyolog, aktivist, düşünür ve yazar;
özellikle din sosyolojisi ve çağdaş İslam düşüncesi üzerine eserler vermiş,
takdire şayan bir mücadele hayatına sahiptir.

Ve
yine çok yakın tarihimizden bir isim verecek olursak; Prof. Dr. Fuat Sezgin
(1924-2018).

Sezgin,
azim ve gayretleri ile takdire şayan bir ilim hayatı bırakmıştır ardından.

Dünyanın
önde gelen tarihçilerinden, İslam Bilim Tarihi Araştırmacısı Prof. Dr. Fuat
Sezgin, 94 yıllık ömrünü İslam bilimler tarihine adamış, ardında kütüphaneler
dolusu kitaplar bırakarak gitmiştir. Hayatta görebileceğiniz en çalışkan, en
birikimli insanlardan biri olarak bilinir. Süryanice, İbranice, Latince, Arapça
ve Almanca da dâhil 27 dili çok iyi derecede bilirdi.

Fuat
Sezgin’in bilimler tarihçisi olmasında hocasının, bilimlerin temelinin ‘İslam
Bilimleri’ne dayandığını söylemesi etkili olmuştur. Yabancı bir hocanın bu
tespiti, onu bu ilim dalına yöneltmiş.

Fuat
Sezgin’in ilmi çalışmalarına yön veren Ritter, bir gün ona “Kaç saat çalışıyorsun?” diye
sorar. Sezgin de “Günde 13-14 saat çalışıyorum” diye
cevap verir. “Sezgin, bu tempoyla bilim
adamı olamazsın. Eğer bilim adamı olmak istiyorsan bunu çok daha artırmalısın” der.

Fuat
Sezgin, bu konuşmadan sonra çalışmalarını 17 saate çıkarır. Gayret ve
çabalarıyla engel tanımayan Sezgin hoca, bir insanın belirlediği hedefe
yürürken önüne çıkan olumsuzluklara rağmen başarılı olmasının sırrını,
mücadelesi ile aşikâr etti.

Bütün bu hayatlar, birer hedefin ve bu hedef üzere gösterilen azim
ve gayretlerin neticesidir.

İlim
ve bilimde örnek olabilecek daha birçok şahsiyet, belirledikleri hedeflerinde
sağlam bir iman ile İslam’ın ve Kur’an’ın öncülüğünde dünya tarihinde silinmez
izler bırakmıştır.

Hedefi
olan kişinin bu uğurda aşamayacağı zorluk yoktur. Yeter ki kendi tecrübe,
birikim ve yeteneğine göre bir amacı ve planı olsun.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.