BİR NEFES SIHHAT
MİDEMİZDEKİ İSTENMEYEN MİSAFİR: HELİKOBAKTER PİLORİ
Op. Dr. Mesut Tuluğ / Genel Cerrahi Uzmanı
Helikobakter pilori enfeksiyonu nedir?
Helikobakter pilori (Hp) enfeksiyonu, dünyanın en yaygın
enfeksiyon hastalıklarından biridir. İnsanlık âleminin neredeyse yarısının bu bakteriyi midesinde misafir ettiği tahmin edilmektedir. Görülme sıklığı sosyoekonomik etkenlerle yakından ilgili olup gelişmekte olan ülkelerde daha yaygın olarak görülür.
Ülkemizde her 10 kişiden 8’i, Avrupa’da ise 10 kişiden 4’ü bu bakteriyi taşımaktadır. Hp, dünya üzerinde pek çok kişinin mide mukozasında kolonize
olmasına karşın sadece %10’unda hastalık sebebidir.
Bağırsak florasında bulunan ve
herhangi bir soruna yol açmayan Helikobakter pilori, mideye yerleştiğinde hastalık sebebine dönüşebilmektedir. Normal şartlarda midedeki asidik ortam; virüs, bakteri ve diğer mikroorganizmaların midede hayatta kalmasını engeller. Peki, nasıl oluyor da en dirençli bakterinin bile en fazla 15 dk. savaşabildiği bu ortamda Hp
yaşamını sürdürebiliyor? Bu
bakteri, koruyucu ve güçlü bir hücre zarına ve midedeki üreyi amonyağa çevirerek mide
asiditesini nötr hâle getiren, böylece hayatta kalmak için kendisine daha uygun bir pH sağlayan “üreaz” adında özel bir enzime sahiptir. Ayrıca stres, bazı ilaçlar,
sindirim sisteminde oluşan gaz vb. faktörler mide asidini
azaltarak bakterinin midede yaşamını sürdürmesine imkân tanımaktadır.
Belirtileri nelerdir?
Helikobakter pilori enfeksiyonu çoğunlukla hiçbir belirti vermeden
sürebilmekteyken bazı hastalarda midede hafif ekşime, yanma, gaz, şişkinlik; bazılarında çok şiddetli mide ağrıları ve yanmalarına yol açabilmektedir. Bazı hastalarda
bulantı, kusma, iştahsızlık, kilo kaybı ve kanamaya bağlı koyu renkli dışkılama da görülebilmektedir.
Nasıl bulaşır?
Helikobakter pilori enfeksiyonu bulaşıcıdır. Tam olarak bilinmemekle birlikte bulaşma yolu olarak genellikle yetersiz hijyen koşulları gösterilmektedir. Meyve ve sebzelerin iyi yıkanmaması; çatal, kaşık, tabak, havlu veya diş fırçalarının ortak kullanımı; tuvalet sonrası ellerin iyi yıkanmaması gibi faktörler bulaşmayı kolaylaştırmaktadır. Borulardaki çatlaklardan içme suyuna kanalizasyon suyu karışması bulaşmayı hızlandırmaktadır. Kısaca Hp’nin, kişiden kişiye fekal-oral yolla (dışkı ürünlerinin ağıza alınmasıyla) veya
oral-oral yolla (ağızdan ağıza) bulaştığı düşünülmektedir.
Teşhis
Helikobakter pilori testlerinden önceki bir ay içerisinde
bakteri sayısını azaltan ve tanıyı güçleştiren PPİ (halk arasında mide koruyucu
olarak adlandırılan ve içeriğinde omeprazol, esomeprazol, lansoprazol, pantoprazol ve rabeprazol
aktif maddelerini içeren ilaçlar), antibiyotikler ve Bizmuth içeren ilaçlar kullanılmamalıdır.
Helikobakter pilori enfeksiyonunda pek çok tanı yöntemi
uygulanabilir.
Gaitada Antijen Testi: Güvenirliği yüksek, maliyeti oldukça düşük bir testtir.
Endoskopi yapılmadan tanı konulmasına imkân verir. Fakat hasta bu test öncesinde antibiyotik, PPİ ve Bizmuth kullanmışsa sonuç yanıltıcı olabilir. Test, ilaçlar kesildikten bir ay sonra yapılmalıdır.
Üre Nefes Testi: Güvenilir, hassasiyeti ve doğruluğu yüksek bir testtir. Ancak maliyeti dışkı testine göre biraz daha yüksektir.
Endoskopi yapılmadan tanı konulmasını sağlar fakat dışkı testi daha avantajlı olduğu için kullanımı azalmıştır.
Seroloji Testi: Kanda Hp’ye karşı oluşmuş antikorları saptayan bu testler, kolay uygulanabilirliği ve hızlı sonuç vermesi bakımından yaygın olarak kullanılmaktadır.
Endoskopik Üreaz Testi: Endoskopi sırasında alınan mukoza örneği; içerisinde üre, tampon ve pH göstergesi bulunan
bir sıvıya atılır. Bakterideki üreaz, üreyi amonyağa dönüştürür ve sıvının pH’ı yükselir. pH göstergesi renk değiştirerek tüpteki sıvıyı kırmızı yapar ve buna üreaz testi pozitif denir. “CLO test” denen hazır
ticari kitlerle de bu test yapılmaktadır. Çabuk sonuç verir ve maliyeti biraz
daha düşüktür. Güvenilir bir testtir ancak hasta antibiyotik, PPİ veya Bizmuth kullanıyorsa tanısal doğruluğu azalır.
Endoskopik Biyopsi ve Histopatolojik İnceleme: Endoskopide alınan parça patoloji
uzmanı tarafından mikroskopla incelenir. Oldukça güvenilirdir. Alınan biyopsi
sayısı arttıkça testin doğruluğu da artar.
Tedavi
Helikobakter pilori enfeksiyonunda 14 günlük bir antibiyotik
tedavisi uygulanmaktadır. Fakat ne yazık ki tedavideki başarı oranı yaklaşık %65’tir. Bu başarısızlığın en önemli nedeni de antibiyotiklerin çok yoğun ve çoğu kez gereksiz kullanımından kaynaklanan antibiyotik direncidir. Bu tedaviden bir ay sonra
tekrar test uygulanır ve midedeki mikrobun temizlenip temizlenmediği araştırılır. Eğer tedavi başarısız olmuşsa dört ilaçtan oluşan ve başarı oranı %77-97 olan tedavi rejimi uygulanır.
Her iki basamakta da başarılı olunamazsa hastanın mutlaka üst seviye gastroenteroloji kliniklerine sevk edilmesi gerekir.
Helikobakter pilori enfeksiyonunun, bazı insanlarda hiçbir
soruna yol açmazken bazılarında çok şiddetli gastrit, ülser ağrılarına hatta mide
kanserine yol açmasının nedeni tam olarak izah edilememektedir. Bu sebeple de belirti göstermeyen
hastaların tedavi edilip edilmemesi konusunda tam bir fikir birliği yoktur. Tedavide kullanılan
antibiyotikler yeterli doz ve sürede kullanıldıklarında başarılı sonuç alınabilmektedir.
Bununla birlikte tedavinin yan etkileri dikkate alınarak bakteri
varlığı gösteren herkese bu tedavinin uygulanması gereği tartışılmaktadır.
Helikobakter pilori günümüzde çok sık karşılaşılan ve direnç problemi nedeniyle tedavisi gittikçe zorlaşan bir mikroptur. Eğer uzun süredir devam eden mide şikâyetleriniz varsa bu şikâyetlerin müsebbibinin midenizde barındırdığınız bir sinsi misafir olabileceğini unutmayın!
02 Ağustos 2020 15:25