Kulak çınlaması, bazen hayatımızı etkileyecek bir hastalık belirtisi olabilir
Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. İrfan Devranoğlu, gün içinde zaman zaman görülen kulak çınlamasının önemli olmadığını, 24 saat devam eden ve kronik hale gelen çınlamanın sorun olabileceğini söyledi. Devranoğlu, "Kulak çınlaması bir hastalık olması yanında bazen de başka hastalıkların belirtisi olarak da karşımıza çıkabiliyor. Bunların arasında kafatası tümörleri, dolaşım bozukluğu, damar rahatsızlıkları ve kireçlenme yer alıyor." dedi.İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Devranoğlu, kulak çınlamasında erken tanı ve doğru tedavinin önemli olduğunu vurgulayarak hastalıkla ilgili bilgiler verdi.Kulak çınlaması şikayetinin görülme sıklığının yüksek olduğunu dile getiren Prof. Dr. Devranoğlu, "Türkiye'de 15 milyon tinnitus hastası var. Dünya nüfusunun ise üçte biri kulak çınlaması şikayetiyle doktora müracaat ediyor, yaklaşık 2-2.5 milyar insanın kiminde az, kiminde dayanılmaz bir çınlama görülüyor." diye konuştu.Devranoğlu, çınlama ile ilgili şuaları söyledi: "Tinnitus, gerçekte dışarıdan gelen bir sesli uyaran olmadan hastanın bu sesleri algılaması. Bu ses değişik tonlarda ve özelliklerde olabilir. Hastaların bu sesleri kimi zaman bir çınlama sesi gibi duyarken, kimi zaman uğultu, rüzgar sesi veya bir makinenin çalışma sesi gibi olabilir. Bunların hepsinin 'tinnitus' olarak kabul edilmesi gerekli."'ÇINLAMAYI AZALTMAK İÇİN BASİT TEDBİRLER ALINMASI YETERLİ'Kulak çınlamasının 14-85 yaş arasındaki herkeste karşılaşılabildiğini belirten Prof. Dr. Devranoğlu, "Kadınlarda görülme sıklığının erkeklere oranla daha yüksek. Islak saçla dışarı çıkılmasının hava akımıyla birlikte kulakta bir kireç tabakasının oluşmasına yol açıyor. Menopoz dönemi de kadınlarda çınlama sorunu meydana getirebiliyor. Sakız çiğnemek, kasları çalıştırdığı ve çok iyi bir fizik tedavi yöntemi olduğu için herkese günde en az 1 saat sakız çiğnemeli." ifadelerini kullandı.Kulak çınlamasını azaltmak için basit tedbirler yeterli diyen Prof. Dr. Devranoğlu, "Yüksek sesli müziğe maruz kalmaktan kaçınılması, kan basıncının sürekli kontrol ettirilmesi, tuzlu yiyeceklerden uzak durulmalı. Ayrıca, sinir sistemine uyarıcı etkisi olan kahve, gazlı içecek ve sigara tüketiminden uzak durulması, günlük egzersizlerle kan akımının düzene sokulması, gün içinde yeterince dinlenilmesi ve çok yorulmaktan sakınılmalı." diye konuştu.'TİNNİTUS'Tinnitus'un özellikleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Devranoğlu, "Tinnitus, genellikle işitme sinirlerinin mikroskopla görülebilecek kadar küçük olan uçlarında meydana gelen hasarlardan ötürü gelişiyor. Bu sinir uçlarının sağlıklılığı doğru ve kesin duymayı sağlıyor ve bunlarda meydana gelecek bir hasar işitme kaybı ve 'tinnitus'a yol açıyor. İlerlemiş yaşla birlikte sinir uçlarında bazı değişiklikler meydana geliyor ve 'tinnitus ortaya çıkıyor." dedi.'ALERJİ, ENFEKSİYON YA DA TÜMÖR ETKEN OLABİLİYOR'Çınlamanın başka hastalıkların belirtisi de olabilir diyen Devranoğlu, "Kulak çınlaması bir hastalık olması yanında bazen de başka hastalıkların belirtisi olarak da karşımıza çıkabiliyor. Bunların arasında kafatası tümörleri, dolaşım bozukluğu, damar rahatsızlıkları ve kireçlenme yer alıyor. Bu yüzden muayene ve testlerin ihmal edilmemesi ve kulak çınlamasının başka hastalıkların habercisi olup olmadığının öğrenilmesi büyük önem taşıyor. Enfeksiyon, kulak zarında delinme, orta kulakta sıvı birikmesi, orta kulaktaki kemiklerin eklem yerlerinin sertleşmesi, baş ve boyun bölgesindeki damar genişlemeleri (anevrizma), denge ve işitmeyi sağlayan sinirden kaynaklanan bir tümör (akustik nörinom) ve işitme kaybı kulak çınlamasına yol açabiliyor. Bunların dışında alerji, yüksek veya düşük tansiyon, tümör, şeker hastalığı, tiroid problemleri, baş ve boyun bölgesine gelen darbeler, bazı romatizma ilaçları, kimi antibiyotikler ve sakinleştirici ilaçlar da etki eden diğer faktörler olarak gösteriliyor. Tinnitus'un her durumunda tedavisi farklı oluyor. Dolayısıyla uzman kontrolüyle gerçek nedenin tespit edildikten sonra uygun tedavinin yapılması önem taşıyor." ifadelerini kullandı.
01 Temmuz 2014 14:32