Sağlıklı bir aile, insana en güvenilir sığınak
olarak en doğal ve standart bir zemini sağlar. Fakat aileler gibi bir de hayata
tutunmayı kolaylaştıran ve hayatı bizler için güzelleştiren arkadaşlar ve
dostlar da vardır. Bir kısmı çocukluk yıllarından, bir kısmı öğrenim
hayatınızdan bir kısmı ise iş çevrelerinden…
O arkadaşlarla ortak yanlarınız ne kadar
fazlaysa o kadar güçlü bağlarla birbirinize sarılırsınız. Arkadaşların bir
kısmı zamanla dostluk mertebesine ulaşır. Artık onlar, arkadaşın ötesinde,
sırdaştır, kardeş gibidir. Görmeyince özlersiniz onları. Onlar da sizi
özler…
“Sakın dost olmaya layık arkadaşlar bulamadım demeyin” mutlaka
dostluğunuza layık insanlar çevrenizde vardır. “Vardır ama ben bulamadım” demek ise bambaşka bir
şey…
“Hatasız dost arayan dostsuz kalır”özlü
sözü ne kadar da anlamlı. Bizler kusursuz varlıklar değiliz ki dostlarımızda
kusursuz olsunlar. Çevremizde dostlarımız yoksa kendimizi gözden geçirmeliyiz.
Çünkü hayat gerçekten onlar olmadan çok yavan.
“Ben her şeyi bilirim ve kendime yeterim, kimseye de ihtiyacım
olmaz” diyen ne zavallıdır, değil mi? Halbuki
kendisine akıl soracağınız istişare etmeye değer dostlarınız olmalı. Dara
düştüğünde yanında olacağınız, siz dara düştüğünüzde yanında olacak dostlar
olmalı…
Sevinci,mutluluğu, yası, hüznü, acıyı
paylaşacak, yanınızda olacak, yanlarında olacağınız dostlarınız olmalı.
Bir süre görünmediğinde merak edilen,
birbirinin bütün dertlerine zaman ayıran dostları olmalı insanın.
Bir sonraki buluşmayı iple çekmelisiniz.
Derdinizi, gamınızı, kasavetinizi rahatlıkla
onlarla bölüşebilecek ve sükûnetle işinize, evinize döneceğiniz dostlarınız
olmalı.
Yıllarca göremeseniz, araya yollar, yıllar
girse de kaldığınız yerden hiç kesilmemiş gibi başlayabildiğiniz dostlarınız
olmalı.
Hiçbir zaman yarı yolda bırakmayan ve yarı
yolda bırakmayacağınız iyi ve kötü günleri paylaşabileceğiniz dostlarınız
olmalı.
Her zaman varlıklarına şükrettiğim dostlarım
var. Kimisi çocuklukta mahallede birlikte top oynadığımız, kimisi beraber okul
yıllarını geçirdiğimiz, kimisi üniversite yıllarından, kimisi aynı idealler
peşinde birlikte koşup yorulduğunuz yıllardan, kimisi daha yeni ama kökleri
derinlerde dostlar onlar.
Bazen konuşmadan da anlaşabildiğiniz, telefonla
bile aynı ruh sıcaklığını verebilen dostları olmalı insanın. Saat mevzuu
olmadan arayabilen ve arayabildiğiniz. Çat kapı gidebildiğiniz dostlarınız
olmalı.
Konuştuğunda hesapsızca içini döken, size
hesapsızca kalbini açan, çıkarların devre dışı kaldığı dostlarımız olmalı.
Kökleri derinlerde çınarlar gibi dostluklar
olmalı, güven veren, sizden güven duyan… Beraber gülüp beraber
hüzünlenebileceğiniz dostlarınız olmalı.
Yanlarında yaşama sevinci aldığınız,
yenilenerek hayat mücadelesine geri döndüğünüz dostlarınız olmalı.
Profesörden, vekile, pazarcıdan, esnafa,
şairden romancıya, dokumacıdan nakliyeciye kadar kardeşim gibi gördüğüm
dostlarım var. Kimisi varlıklı, kimisi orta halli, kimisi zaman zaman işsiz.
Kiminin çevresi oldukça seçkin, kiminin ise çok bozuk. Bunların ne önemi var?
Atalar sözünde denildiği gibi “Altın çamura düşmekle pul mu olur?”
“Bir de eski dosttan düşman olmaz” derler
ya… Araya yanlış anlamaların, dostlukta fazlasını umup görememenin araya
girdiği kırık dostluklar vardı. Görünce için “cızz” eder. Ama kaldığın yerden
şimdilik devam edemezsin. Doya doya sarılıp halleşelim dersin… Ama kırıktır,
buruktur. Sen de öylesindir ama bakışlarınla bile hissettirmemeye çalışırsın
Belki bir başka bahara der, içine çekersin.
İsmet Özel’in tabiriyle büyük ırmaklardan bile
heyecan verici olan şey, bir dostu karlı bir gece vakti uyandırabilmekte. Yani
zor zamanda… “Neden
büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı
Karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak.”
Kendisinden dua isteyebileceğiniz, haberi
olmadan kendisine dua ettiğiniz, onun da size haberiniz olmadan dua ettiği
dostlarınız olmalı.
Çıkarların kıbleye döndüğü böylesi dönemler
için iki dostluk anahtarı da Hz. Peygamber’den…Buyurur ki “Eski dostluğu devam ettirmek,
imandandır.”
Ve yine der ki “Kıyamet gününde her vefasız için bir sancak dikilecek; bu filanın
vefasızlığıdır, denilecektir.”
Dostluk dünya görüşü işi de değildir. Aynı
görüşte olduğunuz herkesten dost tutmayacağınız gibi, fikren uyuşamadığınız
ancak kalben ve ruhen uyuştuğunuz insanlardan da dostlarınız olabilir. Çünkü
dostluk, öncelikle güven, dürüstlük ve iyiniyet gerektirir.
Kendisini tanımasam da şair Oğuzhan
Bölükbaşı’nın şiiriyle sonlandıralım bu yazımızı da:
“Dostları olmalı insanın,
aynen gemilerin limanları gibi
zaman zaman uğradığın
yükünü boşalttığın
dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda
sonra açık denizlere uğurlamalı seni,
geri döneceğin günü bekleme umuduyla
bazen rüzgara o açmalı yelkenini
yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla
halatlarını çözmeli
seni çok
ama çok özlemeli
dostları olmalı insanın,
ermiş, bilge hayatı ezbere okuyabilen
düşünmediklerini düşündüren
seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen
gerektiğinde senin’çün ateşi yutabilen
yolunu ışıtan ustan olmalı,
şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini
sana vermeli soğuk bir kış gününde
üzerindeki tek gömleğini…”
05 Eylul 2020 23:14