Ölüme rağmen gamsız yaşamak

 

20 Ekim 2020 12:12
Ölüme rağmen gamsız yaşamak





  Ebu
Zer(RA) şöyle rivayet ediyor:

Ben
"Ey Allah`ın resulü size Hz. İbrahim ve Hz. Musa`nın suhufunda olanlardan
herhangi bir şey indirildi mi? diye sordum, şu cevabı verdi; “Ey Ebu Zer!
(evet, şu mealdeki ayetleri indi deyip okudu)  Şüphesiz iyi temizlenen ve
rabbinin adını zikredip de namaz kılan kimse umduğuna erişmiştir. Belki siz
dünya hayatını  (ahiretten) üstün tutarsınız. Hâlbuki ahiret daha hayırlı
daha süreklidir. Şüphesiz ki bunlar daha evvelki sahifelerde  Hz. İbrahim
ve Hz. Musa`nın sahifelerinde var.” (A' la 14-19)
Ben tekrar sordum: "Ey Allah`ın resulü Hz. İbrahim ve Hz. Musa`nın
suhuflarında ne vardı." Bunlarda, dedi hep ibretli şeyler vardı. (Mesela
şöyle denmişti): “Ölümü görüp bildiği halde gamsız kedersiz yaşayana şaşarım,
cehenneme kesin inandığı halde gülene şaşarım, içinde yaşayanlarla birlikte
dünyanın değiştiğini gördüğü halde ondan tatmin bulana şaşarım. Kadere inanıp
ta ( haram helal ayrımı yapmadan hırsla mal peşinde) yorulana  şaşarım.
Ahirete inanıp ta o maksatla çalışmayana şaşarım.” ( Kütübü Sitte ) 862

Hadisi
şerifi ve ayeti okuduğumuzda insanın yaratıldığı andan itibaren insanda dünya
sevgisi bulunduğunu ve rabbimizin her peygambere onları uyarmasını ve ebedi
alem olan ahirete yatırım yapmalarını emretmiştir. Bu ayet ve hadis aynı
zamanda tam da yaz ayları bitiminde kışa hazırlık aylarında insanı şöyle bir
tefekküre götürüyor. Malum kışa girmeden yaz ayları müddetince bilhassa
kadınların kışa harıl harıl hazırlık yaptığını görmekteyiz. Memlekete gidenler
memleketlerinden has kuru meyveler, dolmalıklar, baharatlar, reçeller, turşular
vb. birçok gıdayı usulüne uygun hazırlayıp evlerine getirdiler. Yine
pazarlardan konserve için mevsim sebzeleri alınıp hazırlandı dolaplara
yerleştirildi. Peki, neden bu hazırlıklar acaba? Bizler neden geçici bir kaç ay
için bu kadar çaba sarf ediyoruz. Yoksa market ve pazarda mevcut değil mi bu
gıdalar. Aslında önceleri yoktu ama şimdi her şey var, ama biz toplum olarak
hem daha doğal daha ekonomik hem de kendi damak zevkimize göre hazırlamaktan
zevk alan bir toplumuz. Hepimiz konserveler, turşuları ve reçelleri yapınca
annelerimizin bismillah diyerek evlatlarımızla sağlıkla yemeği nasip et diyerek
büyük bir özveri ile yaptıklarına şahit olmuşuzdur. Bunları hazırlarken bazen
"Acaba yemek nasib olur mu?" Ya da acaba kimin kısmeti olacak diye
bir düşünce de gelir bazen akıllara. Çevremizde çoğumuz duymuşuzdur,"
nasıl da özenerek yaptı ama yemek nasip olmadı" Acaba bize de nasip olacak
mı?

Evet,
biraz düşününce aslında her şey hal dili ile bize mesaj veriyor. Bakın eğer
yazdan hazırlık yaparsanız kışın çok rahat edersiniz hem maddi hem manevi çok
rahatlarsınız misafir geldiğinde ya da eşinize çocuklarınıza her zaman
vereceğiniz bir şeyler var dolabınızda diyorlar. Biraz daha kulak verdiğimizde
yine bu dünyanın ahiretin tarlası olduğunu haykırıyorlar. Eğer dünyaya değil de
ahirete yatırım yaptığınızda, mahşere hazırlıklı gittiğinizde, hesap
sorulduğunda eğer yanında Allah`a kulluk itaat götürmüşsen hiç yorulmayacaksın.
Nasıl ki misafir gelince hemen bir şeyler dolaptan çıkarıp onlara mahcup
olmadan ya da evladımızı kimseye muhtaç etmeden doğal olarak beslediğimiz zaman
mutlu oluyorsak, mahşerde de kulluğumuz nispetinde mutlu olabiliriz. Eğer
namazlarımızı kılmış isek oruçlarımızı tutmuş ve Kur`an eksenli yaşamaya gayret
etmiş isek biraz da nafile ibadetler zikirler sadakalar vermiş isek mizanda
hesabımız kolay olacak. Nasıl ki hazırlık yapan kişinin dolapları dolu ise
ahirete hazırlık yapan kişi de orda rahat hesap verir. Bizler ebedi âlemin
yolcularıyız ama ne hikmet ise bu geçici ömre verilen ehemmiyet ahiret yurduna
verilmiyor. Nedense hiç bir beşer ölümü kendine ve yakınlarına yakıştırmıyor.
Sonbaharın şu günlerinde ağaçlar yaprakları ile çevremizdeki otlar, böcekler
lisan-ı hal ile ölümlü her canlının öleceğini haykırıyor. İnnelillah ve inne
ileyhi raciun madem ölüm var hesap var peki bu pervasızlık niye? Bir kış ayı
için bu hazırlıklar yapılırken, tekrar dönüşü olmayan telafisi olmayan ahirete
bu umursamazlık niye?"

   



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.