Suriyeli sığınmacıların kamplarındaki imkanlar, kısa vade için ön görülmüş, uzun vadeli yeni sorunlara neden olabilir
Suriye’de 2011’de’de başlayan iç savaş dolayısı ile Türkiye’ye kaçan mültecilerin yaşadıkları sorunlar büyüyor. Uzmanlar bu durum için ‘sosyolojik olaylara gebe’ diye uyarısında bulunuyor. MAZLUMDER Adana Şubesi’nin Şubat 2014’te hazırladığı rapor, ilde çadırkent ve kamp dışında kalan Suriyelilerin gittikçe ağırlaşan problemlerini gözler önüne seriyor. Raporda, “Suriyelilerin durumu bir sorun yumağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Sorunu çözmek için atılan adımlar ya yanlış atılıyor veya yetersiz kalıyor.” hatırlatması yapılıyor. Suriyelilerin sağlık, eğitim, istihdam, kayıt dışılık gibi sıkıntılarına dikkat çekilen raporda, onların Adana’ya gelmesiyle şehirde yüksek orandaki işsizliğin daha da arttığı belirtiyor. “Adana Sarıçam Kampı sorunsuz görünse de uzun vadede gerekli önlemler alınmadığı takdirde burada kalanların ülkeye adapte olmalarında istenmeyen durumlarla karşılaşılabilir.” değerlendirmesine yer verilen raporda, şimdilik 70 binlerde olduğu iddia edilen göç dalgası üzerinde yerel ve merkezi idarenin derinlikli araştırmalar yapması gerektiğinin altı çiziliyor.Raporda yaklaşık 12 bin Suriyelinin barındığı Sarıçam Kampı’ndaki sorunları hakkında özetle şu tespitler yapılıyor: “Geçici süreliğine hizmet etmek amacıyla kurulan kampın savaşın uzaması durumunda misafirlerin bu şartlarda kalmalarının ne kadar mümkün olacağı meselesi belirsiz görünmekte. Bu koşullarda yıllarca sürecek yaşam atıl bir nüfus oluşturacak. Üretimden uzak, sürekli tüketen bir nüfus büyüyecek. Kampta doğan bebeklerin sayısı neredeyse binleri bulmuş. Bu nüfusun ülkemize adaptasyonu sağlaması yönünde bir çaba görülmemekte. Tel örgülerle çevirili, yerleşim yerlerinden uzak tecrit hissi bırakan yerleşimler nihai olarak insan onuruna yakışmıyor.” ‘İPİN UCU KAÇMIŞ DURUMDA’Rapora göre, serbest ikamet eden Suriyelilere ilişkin ‘ikamet, istihdam, sağlık, eğitim, halkla ilişkiler ve adaptasyon” sorunları daha da çarpıcı boyutta. On binlerce mültecilerin çoğunluğu şehrin güney mahallerine yerleşmiş. Dağlıoğlu, Gülbahçesi, Dumlupınar, Şakirpaşa, Meydan, Gülpınar, 19 Mayıs, Sinanpaşa gibi kiraların düşük olduğu mahallelerde her şeylerini bırakıp kaçan insanlar kalıyor. Raporda, savaş mağduru insanların hali şu şekilde mercek altına alınıyor: “Suriyelilerin çoğu şehrimize kaçak yollarla gelmiş. Bunlar ülkeye pasaport, kimlik vs. herhangi bir resmi evrak olmadan sınır kapısını kullanmadan gelmekte. Ülkemizin uzun sınırı bu tip geçişlere imkan tanıyor. Bu şekilde geçişlere çeşitli nedenlerle göz de yumuluyor. Bu insanların bir kısmı resmi yollarla giriş yapmak istememekte. Gelenlerin kayıt altına alınmaması sağlıktan eğitime birçok sorunla karşılaşmalarına sebep olmakta. Bu konuda zamanında tedbir alınmadığından ipin ucu kaçmış durumda. Kayıt altına girmek istemeyenler için hayat çok zor olmakta. Bu durumda olanlar sağlık hizmetlerinden faydalanamamakta. Çocuklarını okula gönderememektedir. Bu insanların kayıt altına alınmaları Emniyet Yabancılar Şubesi’nden oturdukları mahallelerde oturma izni almaları ile mümkün. Bu durumda normal her hangi bir ülke vatandaşına uygulanan prosedürler devreye girmekte. Fert başına istenen yıllık 210 TL. zor şartlarda ile gelen Suriyeliler için problem olabilmektedir. Dağınık gelen bu insanlara ulaşmada sorunlar olduğu gibi dil bilmediklerinden iletişim problemleri yaşanıyor. Mültecilerin acil iş ihtilaçları çoğu zaman istismar edilmekte. Düşük ücretle, sigortasız çalışılmakta. Türk vatandaşların çalışmasını da etkileyen bu durum işverenlerin keyfi davranmalarına sebep olmakta. Zamanında ücretleri ödenmemekte. Genelde tekstil ve tarım sektöründe çalışmakta. Düşük ücretle, sigortasız, ağır şartlarda Suriyeli çalıştıranlara karşı bir yaptırıma rastlamadık. Geçim sıkıntısından çarşı, cami önlerinde dilenen Suriyelileri de sürekli görmekteyiz. Mültecilerin bu şekilde çalışmaları Adana’nın çalışma hayatını etkilemektedir. Gerilim boyutunda olmasa da bu durum ileride cepheleşmeye dönüşebilir. Zaten iş imkânları kısıtlı Adana gibi illerde kamp kurulması toplumsal gerilimlere sebep olabilir. Sağlıkta oturum izni olan ve geçici kimlik numarası olanlar da çeşitli engellerle karşılaşmakta. Sağılık Ocakları’nda dil sorunu nedeniyle iletişim problemi çekiyor. Dil için pratik çözümler bulunmalı. Devlet okullarına gelen Suriyelilerin kayıt altına alınması için geçici kimlik numarası ise sisteme girmelerini istemekte. Fakat kaçak olanlar için bu mümkün değil. Bu durumda okul idareleri zor durumda kalmakta. Binlerce çocuğun eğitimsiz veya yetersiz eğitimle yetişmesi üzerinde durulması gereken husustur. Türkçe, Arapça; çift dilli bir eğitim sistemi kurulmalıdır. Kamplarda ve devlet okullarında anasınıfından başlamak üzere Türkçe eğitimi verilmeli. Böylece ilerde ülkelerine dönmelerinde daha iki halkın kaynaşması ve ortak hedeflere yönelmesi yönünde adımlar atılmış olur.”
20 Temmuz 2014 13:36