Türkiye aile toplumunda diş hediği adı verilen gelenek artık unutulmaya yüz tutmuş
Unutulmayan geleneklerimizden: Diş hediğiBebeğin ilk dişini çıkardığında kaynatılıp dağıtılan, diş hediği bazı illerimizde unutulmuş değil.Diş hediği, başta mısır olmak üzere nohut, fasulye, buğday gibi baklagillerin tencerede kaynatılması ile yapılan bir çerez türü.Bebeklerin dişlerinin inci gibi sıra sıra olması, sağlam olması, çabuk çıkması için yapılan en eski geleneklerimizden biri. İki üç saatte kaynatılan bu yiyecek komşulara dağıtılır, komşu ve akrabalar da karşılığında dualar eder ve bebeğe hediyeler verir.Yemekte kullanılan bu malzemeler Anadolu insanının yemeklerinde en çok kullandığı malzemelerden tercih edilir.Aynı zamanda bunların sağlığa en faydalı olan baklagiller olması da tesadüf değildir.Hedik nedir bilir misiniz?Hedik: Buğday tanelerinin nohut ile birlikte haşlanması ve süzülmesi ile hazırlanan; komşu, dost ve akrabalara ikram edilen bir yemektir. Yörelere göre bazı farklı sunuş şekilleri olmasına karşın diş hediği; çocuğun ilk dişlerinin çıkmaya başladığı fark edildiği gün yapılan, en yaygın tören ve eğlencelerden biridir. Farklı kültürlerde diş aşı, diş bulguru, buğday dirilmesi, diş buğdayı olarak adlandırılan bu tören ve eğlencelerin halk arasındaki en yaygın adı diş hediğidir.Diş hediğinin yapılmasıyla ilgili şöyle de bir inanış vardır; eğer aileler, çocukları için diş hediği yapmazlarsa çocuğun dişleri çok zor çıkarmış. Diş hediği ne kadar çok dağıtılır ve yenirse bebeğin o kadar sağlıklı ve güzel dişlere ağrı çekmeden sahip olacağına inanılır.Çocuğun ilk dişlerinin çıkmaya başladığı fark edildiğinde diş hediği yapılır. O akşam yakın dostlar, hısım akraba bir araya gelerek diş hediği yerler. Törende çocuk yere serilen bir örtü üzerine oturtulur. Daha sonra tam ezan okunurken besmele ve dualar ile çocuğun başına hedik dökülür. Sonra çocuğun başında kalan hediklerden yedi adedi nazarlık olarak bir ipe dizilir. Çocuk erkekse boynuna, kızsa saçlarına takılır. Burada ise amaç çocuğun dişlerinin düzgün ve sıralı olmasıdır. Çocuğun başından alınan bu hedikler daha sonra açık bir yere kuşların yemesi için bırakılır ki, ileride çocuk büyüdüğünde tabiata faydalı biri olsun.Daha sonra çocuğun önüne makas, ayna, altın ve ekmek konur. Çocuk bu nesnelerden birini seçer. Çocuğun bunlardan birini eline almasına göre ilerde çocuğun nasıl bir insan olacağı konusunda yorum yapılır. Makas ve tarak, meslek erbabı olmayı; ayna süse meraklı olmayı; para ticareti ve zenginliği, kalem okur-yazar olacağı; ekmek ailesi için bereketli olacağı, hayatı boyunca bolluk içinde yaşayacağı gibi anlamlar taşır.Törenin sonlarına doğru gelen misafirler, çocuk için yanlarında getirdikleri çeşitli hediyeleri sunarlar. Çocuğun dişini ilk gören kişi çocuk için büyük bir hediye almak zorundadır. Evdeki misafirlerden sonra artan hedik aynı şekilde süslenerek komşulara dağıtılır. Bu ikramı alanlar ise hedik getirilen tabağı yıkamadan yine çocuk için tabak içine hediye koyarak geri verirler. Öyle inanılır ki tabak yıkanırsa çocuğun dişleri çürük olurmuş. Böylelikle diş hediği merasimi tamamlanmış olur.Dostluk, dayanışma, yardımlaşma ve paylaşma değerleriyle yoğrulmuş ülke kültürümüz de aileler, mutlu günlerini ( Nişan, düğün, sünnet töreni vb. gibi ) komşularıyla, yakınlarıyla paylaşmayı bilen yurdum insanı, çocuğunun doğumunu, mutluluğunu paylaştığı gibi ilk dişlerinin ağza çıkması sevincini, mutluluğunu da diş hediği ile dost, akraba ve komşularıyla paylaşmasını bilmektedir.Bize düşen sorumluluk bu güzel değerleri koruyarak, yaşatarak daha sonraki kuşaklara aktarmaktır.
21 Temmuz 2014 14:03