Toplumların hayatta kalması manevi kültürün canlılığına bağlı
Manevi kültürü oluşturan katmanlar, din, gelenek, örf, adet, dil edebiyat, sanat, felsefe, müzik... gibi değerler bütünüdür. Kültürün bu yönüne “hars ya da irfan gibi adlar da verilmektedir” Maddi kültür daha hızlı bir değim gösterirken manevi kültür kolay kolay değişmez, daha kuvvetlidir.Kültür birey ve toplumların aynasıdır, bu noktada yaşanan her şey insanın yaşamını etkilemektedir. İklim, coğrafi şartlar, ekonomi, teknoloji, siyaset ve bilim alanında yapılan gelişmeler kültürü doğrudan etkilemektedir. Mesela bir ev hanımı sürekli izlediği reklamlardan etkilenmekte ve tüketimin bir parçası olabilmektedir. Kullanılan araçlar da aynı şekilde kültürü etkilemekte ve insan yaşamıyla bütünleşmektedir.Kültürel etkileşim hususunda, gelişmiş toplumlardan, az gelişmiş toplumlara doğru bir etkileşim söz konusudur. Batı toplumları yaşam tarzları ve ideolojileri ile Doğulu toplumlar üzerinde baskı oluşturuyorlar. Maddi olarak güçlü olan toplumların öteki kültürler üzerindeki baskınlığını göz ardı edemeyiz. İbn Haldun’ın dediği gibi, mevcut baskın olan ideolojiler yerel kültürler üzerinde bir tahakküm kurarak onları değiştirmeye çalışırlar. (Haldun, mukaddime) Bugün bir toplumdan öteki topluma kültür aktarımı medya aracılığıyla daha rahat yapılıyor. Bu toplumlar medya ve iletişim araçlarını kullanarak, vermek istediklerini çok çabuk verebiliyor, psikolojik etkileşim kurallarını kullanarak ta istedikleri etkiyi oluşturabiliyorlar. Bu durum kültürlerin değişimini doğal olarak ta insanların davranışlarını etkiliyor.Kültür bir toplumu meydana getiren fertlerin birbirleriyle olan ilişkilerini ve toplumlar arasındaki iletişimlerini de etkiler. İnsanın yaşamına ve davranış tarzlarına şekil veren onu biçimlendiren bir kabuk gibidir kültür. Yani, insanın tavırları ve davranışının yapısı, kültürün bir fonksiyonudur. Baskın Kültür ekonomik ve ideolojik olarak gücü ellerinde tutan toplumların hegomanyasını ifade eder. Baskın kültüre hakim olan toplumlar, çoğu zaman, bu hakimiyetlerini korumak için zayıf toplumlar üzerinde baskı oluştururlar. Bugün ABD’nin demokrasi götüreceğim bahanesi ile Doğulu toplumlara uyguladığı baskı bunun bir göstergesidir.Mevlana’nın Oğluna Nasihatı Eğer daima cennette olmak istersen, hiç kimsenin kinini yüreğinde tutma.Fazla bir şey isteme ve hiç kimseden de fazla olma.Merhem ve mum gibi ol, iğne gibi olma.Eğer hiç kimseden sana fenalık gelmesini istemezsen, fena söyleyici, fena öğretici, fena düşünceli olma. Çünkü bir adamı dostlukla anarsan, daima sevinç içinde olursun. İşte o sevinç cennetin ta kendisidir.Eğer bir kimseyi düşmanlıkla anarsan, daima üzüntü içinde olursun. İşte bu gam da cehennemin ta kendisidir.Dostlarını andığın vakit içinin bahçesi çiçeklenir, gül ve fesleğenlerle dolar.Düşmanları andığın vakit, için dikenler ve yılanlarla dolar, canin sıkılır, içine pejmürdelik gelir. Bütün Peygamberler ve Veliler, böyle yaptılar, içlerindeki karakteri dışarı vurdular. Halk onların bu güzel huyuna mağlup olup tutuldu, hepsi gönül hoşluğu ile onların ümmeti ve müridi oldular.Düşmanını sevmek, düşmanının da seni sevmesini istersen, kırk gün onun hayrını ve iyiliğini söyle, o düşman senin dostun olur. Çünkü gönülden dile yol olduğu gibi, dilden de gönle yol vardır. Allah’ın sevgisini de onun aziz isimleriyle elde etmek mümkündür. Allah (c.c) buyurdu ki: “Ey kullar, kalbinizde arınma olması için beni pek çok anmaktan geri durmayın.” Kalbinizde arınma ne kadar çok olursa, Allah’ın nurunun parlaklığı da kalpte o nispette fazla olur. Nitekim ekmekçinin tandırı ne kadar sıcak olursa, o kadar ekmek alır, soğuk olunca ekmek almaz…(Hz. Mevlâna)
25 Ekim 2014 13:51